Kızamam Çağan, ama bana hak ver
Çöl krallığı veliahtı Çağan...
Kulağa yabancı geliyordu. Yabancı.
"Şey, baba biz ayrı olarak biraz konuşabilir miyiz? Abriana geçmişi anılarından biraz biliyor ama bana biraz daha anlatmanı istesem?"
Babamla Alper'in kucaklaştıklarını göz ucuyla gördüm ama zeminden başka bakacak yerim yoktu.
"Kızım da gelsin isterim. O bir de benden dinlesin." Alper'in amacını anlamıştım bize fırsat veriyordu. Boğazımı temizleyerek ve yüzümde bir gülümsemeyle babama döndüm.
"Ben, ben kalıp biraz düşüneceğim. Düşünecek çok fazla şey var."
Bana bakıp yüzüne o içimi ısıtan gülümsemeyi kondurdu. Yılların boşluğu hala acıtsa da onun bir gülümsemesi ve babacan tavrı o boşluğu doldurup taşırıyordu. Elini uzatıp omzumu sıvazladı.
"Anlıyorum seni zeki kızım. Zihin ustalarını anlayabilirim. Zamanında bir tane tanımıştım."
İçim bir anlığına merakla dolsa da daha başka sorunlar o merakı en arka raflara kaldırdı. Ben başka bir şey demeyince Alper'in yönlendirmesiyle benden uzaklaştılar. Bizden uzaklaştılar.
"Abriana anlatmaya çalışt..."
Elimi kaldırarak onu susturdum. Hala tahta otururken bunu yapınca bir an gerçek bir kraliyet üyesi gibi hissetmekten kendimi alamadım.
Hey, ben öyleydim. Ve Çağan da öyle...
Ona bakmama çalışarak bakışlarımı büyük taht odasında gezdirdim. Mağaradaki kristallerden bu odada bile vardı. Kötü göründüğünü söyleyemezdim. Duvarlarda asılı tablolar genelde soyut şeylerdi.
-Denediğimi biliyorsun
Bunu pekala daha önce söyleyebileceğini de biliyorum
Pelerininin hışırtısı kulaklarıma dolarken ona bakmamak adına direndim. Prens Çağan ve Prenses Abriana? Kahkaha atmak istiyordum.
"Benim babamın kim olduğunu da biliyor muydun?"
Sesli söylemiştim. Düşüncelerimin bir kısmı dudaklarımdan dökülüvermişti işte. Oysa babam duyabilirdi. Umursamadım. Tuhaf bir his vardı içimde.
"Ben, hayır."
Birkaç adım yaklaştı. Ama mesafesini koruyordu. Çevremde kalkan oluşmuş gibi hissediyordum.
Bu da nesi
"Babanı ben küçükken birkaç kez görmüştüm evet ama bildiğim şey onun oğlunun zihin oyuncusu olup kızının yarı su perisi olduğuydu. Senin," duraksadı ve yutkundu. Su ustasının boğazı kurumuştu. "su perisi olduğunu öğrendiğimde bir an aklımdan geçti ama kardeşin yoktu." Sesinde sitem yoktu ama ondan gelen duyguları seziyordum. Sitem de aralarındaydı.
"Sana söylemeliydim ama sen de bana söylememiştin."
Haklı çıkmaya çalışıyordu, belki de haklıydı. Ben onun nesiydim ki? Sorgulamaya her şeyini bilmeye niye hakkım olsundu?
-Ne olur yüzünde bu ifadeyle durma.
Gözümün ucuyla ona baktım. Gözleri kaynayan deniz misali yüreğimi dağlıyor, canımı acıtıyordu. Saçmalıyordum belki de. Çocuksu bir tripti bu.
"Ne diyebilirim ki şaşırdım Çağan. Çok şaşırdım ama içimde yine de kırık parçalar var." Bakışlarını yere indirdi. Prens Çağan süslü kıyafetlerinin arasından benden özür diliyordu. Gözlerim daha neler görecekti? Kulaklarım neler duyacaktı. Dahasını bilemezdim. Bundan çok daha şaşırtıcı şeylerin beni beklediğini bilemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...