Karşımdaki kız gerçek Zeina olup bana böyle bir şaka yapıyor olabilirdi ama karşımdakinden hiçbir duygu ve düşünce sezmiyordum. Bu beni yılanla baş başa kalmış bir civciv kadar endişelendiriyordu. Bu benzetmeyi biri duysa herhalde kafama kurşun sıkmak isterdi.
Zeina yardım çağır, burada sen olduğunu iddia eden biri var
Ne! Beni mi? Ne cüretle? Ne yapıyor?
Bizden özür diliyor
Ne? Asla!
Zeina'nın yardım çağırmaya niyeti yok gibiydi. Eğer William'ın zihnine ulaşabilirsem,
Yardımınıza ihtiyacımız var. Başımız dertte
Ne? Ne oldu? Hemen geliyorum. Nerdesiniz?
Çağan mı? Gözlerimi kırpıştırıp kıpırdanmam Zeina'nın ikizini huylandırmış gibiydi. Onlar gelmeden güç ustası bunu öğrenirse aşırı tepki verip ikimizi de tehlikeye düşürebilirdi.
"Şu böcekler yok mu?" Zeina dikkatini tekrar güç ustasına çevirip ikna edici konuşmasına devam etti.
Ateş'in bizi son duyduğu yerdeyiz.
Peki ne oldu?!
Neden direk Ateş'in zihnine konuşmamıştım ki?
Zeina burada ve bizden özür diliyor. Diğer Zeina ise hala orada olduğunu söylüyor. İkisinden biri gerçek değil ve buradakinin olabileceği ihtimali daha fazla gibi
Onların gelmelerini beklerken bir şekilde karşımdakini oyalamalıydım. Konuşmasının sonuna gelmişti. Güç ustası mayışmış duruyordu ve bu Zeina diğerinden çok daha korkunç bakıyordu. Korkuyordum.
"E, Zeina?"
"Efendim?" melodik bir şekilde söylemesi rahatsız ediciyken kırmızı gözlerini üzerime dikerek konuşması çok daha rahatsız ediciydi.
"Şey, sen burayı nasıl buldun?" güç ustası bunu kendisi fark edebilirse çok daha akıllıca davranırdı.
"Sesinizi duydum. Ses tonun sandığından rahatsız edici." Hala diğeri kadar sinir bozucuydu. Konuşmasında hala melodik bir tını algılıyordum. Kalbim korkuyla hızlanırken güç ustasına biraz daha sokuldum. Aslı'nın çoktan gelmesi gerekirdi.
Acele edin. Bu kişi her kimse harekete geçecek gibi
Kimin zihnine konuştuğumu bilmiyordum ama cevap almadan çıkmak zorunda kalmıştım. Çünkü yanımdaki sevgili arkadaşım beni kaldırıp yürütmeye başlamıştı. Neyse ki çakma Zeina ile aramıza girmişti.
Göz ucuyla güç ustasına baktım. Huzurlu görünüyordu. Bir özrün bu kadar işe yarayabileceğini bilmezdim.
Yürümeye başlayalı henüz birkaç saniye olmuştu ki çakma Zeina aniden önümüze atladı.
"Ne yapalım biliyor musunuz? Kız kıza biraz dolaşalım." Hedefin takım değil de sadece biz olmamıza bir yanım sevinse de bir yanım ölümüne korkuyordu. Korku duygumun bu kadar dorukta olması normal değildi. Bu kişide kesinlikle başka oyunlar vardı.
"Ateş'e söz vermiştik bir an önce dönmeliyiz." Uzatmaya çalışıyor ve olabildiğince yüksek sesle konuşuyordum.
"Hadi ama burada size göstermek istediğim bir şey var." Ses tonu son derece yumuşak ve rahatlatıcıydı. Güç ustası sorgulamadan onu takip ederken bir adım geride kalmıştım. Geride kaldığımı fark eden çakma kafasını Zeina ağır çekimde bana çevirip şeytani bir gülümsemeyle bana baktı. Ağzı kulaklarına varmak değimi az önce gözlerim önünde gerçekleşmişti. Bir insanın gülümsemesi bu kadar korkunç olmamalıydı. Tabi bu şey insan olmayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...