"Hoş geldin Duygu, aramızda yeni bir usta görmek güzel."
Ne demek istediğini anlamayarak adamın yüzüne bakmaya devam ettim. Saçlarının fazlasıyla parlak ve güzel durduğu dikkatimi çekmişti, aralarında beyazlar olsa da iyi duruyordu. Aslında burada ben hariç herkes iyi giyimli, bakımlı ve özgüvenliydi. Bende hiçbir zaman olmayan üç şey.
"Bir açıklama bekliyorsundur." Artık sinirlenmeye başlıyordum. Çok uzamıştı ve kendimi büyük bir boşluğun içinde hissediyordum. Boynumda asılı duran çantanın sapını sıktım.
"Doğal olarak..." Dudaklarımdan dökülen harflerin birbirine çarpıp titremesini beklerdim ama gayet net, hatta biraz da sinirli çıkmışlardı. Ortamdaki gerilim hissedilir durumdaydı yada ben öyle düşünüyordum.
"Haklısın , sana her şeyi açıklamadan önce kendimizi tanıtmamıza izin ver." Bunu guruptaki kızlardan biri söylemişti. Yumuşacık sakinleştirici bir sesi vardı. Dönüp baktığımda uzun dalgalı kızıl saçları, yeşil gözleri olan güzel bir kızın konuştuğunu gördüm. Sakinlik aşılayan gülümsemesiyle bana bakıyordu.
"Sizi tanımak isterim." Zorla kurabildiğim bu cümle tamamen yalandan ibaretti. Zaten tıslama gibi çıkan cümleden anlaşılabilirdi. Tek istediğim üzerimdeki kıyafetlerden kurtulmak ve yüzümü yıkamaktı. bu yaşananlara inanmak çok güçtü, hala rüyada olabilir miydim? yada verdikleri ilacın etkisinde. Öyle olmasını isterdim.
"Pekala çocuklar Çağan, önce sen başla. Duygu," Bu coşkulu sese karşı bayılacak gibi olmuştum. Benim ruh halime tezat, herkes gözüme sokar gibi gülümsüyordu. Sesin sahibine yani aramızdaki tek yetişkine baktım. "Kim olduklarıyla beraber yeteneklerini de öğreneceksin ama göstermeleri için biraz zaman geçmeli." Kurduğu son cümle onlara hitaben olmalıydı.
Ağır hareketlerle başımı gençlere doğru çevirdim. Zaten adını bildiğim Çağan öne bir adım attı.
"Çağan, saf su kontrolü." Bu kadar kısa bir cümleyle kendini tanıtmasına inanamayarak ona baktım. Saf su kontrolü mü demişti o? Geriye doğru bir adım attı ve arkasını dönerek dev yapının içine girdi.
Onun hemen yanında duran kızıl saçlı, kahve rengi gözlü, atletik yapılı ve geldiğimden beri sırıtan çocuğa baktım.
"Ateş, saf ateş kontrolü, iyi şanslar Duygu." Göz kırparken geri adım atıp Çağan'ın yaptığını yaptı ve binaya ilerledi.
Onun yanındaki, az önce kendilerini tanıtmaları gerektiğini söyleyen kız öne bir adım atıp gülümsedi.
"Ben Doğa, bitkilerle konuşabilir, onların büyümesini hızlandırabilirim. Ateş ise.. biz kardeşiz." Sevimli bir gülümsemeyle eşlik edip binaya yöneldi. Bahçedeki insan sayısı her geçen saniye azalırken benim içimdeki korku ve heyecanda tam tersi her an bir artış vardı.
Sıradaki kişi siyah gür saçları, düzgün beyaz tenli bir yüzü, yeşil gözleri olan geldiğimden beri dikkatimi çekmeyen ama şu anda güzelliğini fark ettiğim kız vardı. Öne bir adım attı ve içinden güç fışkıran yeşil bakışlarla gözlerime baktı.
"Kontrolsüz. Saf güç." Tek bir kelime daha etmeden arkasını döndü ve dev adımlarla eve yöneldi. Hala onun verdiği şoku yaşıyordum adını söylememişti, saf güç derken neyden bahsettiğini anlamamıştım. Sıradaki kişin konuşmaya başladığını son anda fark ettim.
"O pek konuşmaz. Ben aslı, saf hız." Bakışlarımda ve duruşumda bariz bir değişim belirirken kızın üzüldüğünü görebiliyordum. Bu az kalsın aklımı iyice kaçırmama neden olacak hızlı kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...