Uğur karşınızda. Onu nasıl buldunuz? :D
"Eğil!" Ani bir refleksle nefes nefese yere çöktüm. Suratıma gelen tekmeden son anda kurtulmuştum.
"Durmak yok!" karın boşluğuma attığı tekmeden can havliyle yana atılarak kurtuldum kurtulmasına da, keşke yere yapışmasaydım.
Sanırım son üç saatimi savunma sanatı antrenmanında geçirmiştim. Bu hayatım boyunca yapmadığım kadar hareket demekti. Çağan eğitimini ben üstleneceğim derken plan yapmaktan bahsetmiş olmalıydı çünkü tüm eğitimim grup arasında eşit bir şekilde dağılmıştı.
Dün akşam yemeğinde bu konu kararlaştırılmış ve bu günden itibaren eğitimim başlamıştı. Kahvaltıdan bir saat sonra antrenmana başlamak ölüm gibi gelse de kimsenin öldüğü yoktu.
Savunmadan Uğur, dövüşten Poyraz, stratejiden Ateş, bunların hepsinden oluşan dev antrenman da Çağan, yani tüm sert şeyleri erkekler almıştı. Kızlarsa Tarih Doğa, insanların yanında nasıl davranmam gerektiği Aslı, toplumun nasıl bir yer olduğunu anlatacak olansa Kontrolsüz oluyordu. Eğer William bu düzeni değiştirmezse böyle devam edecekti. Bu benim için çok fazla hareket demek.
"Sanırım mola verebiliriz. İlk güne göre çok iyiydin." Uzattığı ele şüpheyle bakıp ayağa kendim kalktım. Son saatlerde yaptığı şeylerle artık kolay kolay yanına yaklaşamazdım.
Spor salonunda acı çekmemi büyük zevkle izleyen Zeina gülmeye başlamıştı. Ona düz bakışlarımı atarken bir kavgaya girdiğimizde nasıl kendimi savunacağımı düşünüyordum. Yazıktır ki, karşılık veremezdim. Şimdilik.
"Yorulduğunu gözlerinden okuyorum ama sakın burada bayılayım falan deme. İlk günden kızı niye çok yordun adlı tonlarca nutuk dinlemek istemiyorum." Baygın bakışlarla gülümseyip spor salonundan çıkmak için hareketlendim. Konuştuğumuz ve güçlükle dinlediğim plana göre şimdi Doğa'nın yanına gitmeliydim. Tabi önce Çağan'a antrenmanın bittiğini söylemem gerekecekti.
Kalbime ardı ardına hançer saplamaktan hiç yorulmayan hüzün kafasını kaldırıp aklıma eski anıları getiriyordu.
Ben eskiden kimseye açıklama yapmazdım. Ailem sorgulardı, dışarı çıkmama izin vermezlerdi ama yine de onlara açıklama yapmazdım. Zorlukla bir şeyleri anlatmaya çalıştığımda boğuluyormuş gibi hissederdim. Sanki sorgulaması gereken kişi benmişim de onlar beni sorguluyormuş gibi. Ki öyleydi de. Bana yıllarca neden böyle davrandıklarını sormak istemiş ama soramamıştım. Şimdi cevabını biliyordum. Onlar sadece yabancı insanlardı benim için. Onlar da benim için hiçbir şeydi.
Element salonuna geldiğimi yeni fark ediyordum. Burası element ustalarının çalıştığı yerdi. Dört kişi için fazla büyük olsa da bu evde küçük bir oda yoktu zaten. Saçma düşünceleri geldikleri yere gönderip kazara kim vuryuya gitmemek için kenardan yürüyerek Çağan'ın yanına ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...