Aşırı güzel yaratık beni uzaktan koklamaya son verip ağacın ardından çıktığında ağaçla aramda iki adım vardı. Gördüğüm anda güzellik karşısında büyülenmiştim. İçgüdülerim kaçmamı haykırıyordu ama bana zarar vermezdi. Bu oydu.
Bembeyaz ve uzun tüyleri, uzun burnu, asil duruşuyla bu bir kurttu. Gözlerim buz mavisi sürmeli gözlerinde takılı kalmıştı, o etrafı kolaçan ediyordu. O kadar güzeldi ki...
Bana doğru adım attığında geri çekilmedim ama o duraksadı. Emin olmaya çalışıyordu. Önünde diz çökerek oturdum. O da arka ayakları üstüne oturarak beni taklit etti. Farkında olmadan gülümsüyordum. Gözlerimiz buluştuğunda kalbimde onu hissettim. Aramızda ışık huzmeleri dolanmaya başlamıştı. İkimiz de büyülenmiş gibi ışıkları izliyorduk. Kıyafetim çoktan yerini altın işlemeli beyaz elbiseme bırakmıştı. Kurdun üzerinde altın sarısı desenler çiziliyordu.
Bu asil kurt küçüklüğüme ait bir anıydı ama geçekti. O zaman bir yavruydu oysaki. Annem sandığım kişi bizi ayırmış, zavallı korkmuştu ya da tam hatırlamıyordum. O kısımlar karanlıktı zihnimde.
Güçlenmiş hissediyordum. Sanki hücrelerim hayat enerjisini yeniden bulmuştu bu buz mavisi bakışlarda. Ona karşı mutlak bir sevgi ve tuhaf bir sadakat hissediyordum. Anlayamıyordum. Şimdilik zihnim sorularla boğuşmuyor, bu kurdun asil bakışlarını beynimin duvarlarına işliyordu.
Asil canlıyla karşılıklı oturmuştuk, ikimiz de kıpırdamıyorduk. Kıpırdamaya niyetim yoktu. O, o kadar güzeldi ki...
-Sen o kızsın
Kafamın içindeki sesle irkildim. İnsana ait olamayacak kadar kuvvetli ve bir o kadar güzel bir sesti. Kurt beynime konuşuyordu. Bu inanılmazdı. Parmaklarımın heyecanla uyuştuğunu hissediyordum. Nefesim göğüme sığmıyordu adeta.
-Seni tanıyorum ama beni anlamazsın
Kafamı iki yana salladım. Gözlerimi parlak, insanın içini eriten ya da donduran gözlerinden alamıyordum.
Seni anlayabiliyorum. Nasıl bilmiyorum ama anlıyorum
Kurt başını hafifçe yana eğdi. Bu hareketle bir o kadar da sevimli olmuştu. Gülümsedim.
O günden sonra seni görmedim insan. Büyük insanlar seni götürdüler.
Bu kısmı neden hatırlamıyordum.
Öldün sanmıştım. Oysa derin uykudaymışsın, kokun hiç değişmemiş, diğerleri gibi pis kokmuyorsun.
Demek beni kokumdan tanımıştı güzel kurt. Yüzüm gülümsemeden duramıyordu.
Kimsin sen insan, neden sana kendimi yakın hissediyorum?
Bunlar cevabını tam olarak bilemediğim sorulardı ama cevaplamaya çalışacaktım.
Ben zihin ustası Abriana, annem su perisi babamsa insan. O gördüğün insanlar beni ailemden koparan canavarlar. Bunlar dışında ben de pek bir şey bilmiyorum aslında. Peki ya sen
Kurt gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Her geçen saniye aramızdaki bağ da kuvvetleniyor gibiydi.
-Sürümden insanlar tarafından alındım ama ellerinde tutamadılar beni. Kaçıp gittiğimde haftalar sonra gördüğüm ilk yüz senin yavru halindi. İnsanları sevmediğim halde sana bağlı hissediyordum. Bunu anlayamıyorum
Bunu sorabileceğim birilerini tanıyor olabilirdim. En azından William'a sorardım. Ama saraydan ayrılalı epey olmuştu ve hala dönesim yoktu. Beni aramaya çıktıklarından artık emindim. Takımımın endişelerini hissedebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...