71. Bölüm: Arkanda

2.3K 252 31
                                    


Bir grup insan, zaten değişmiş olan hayatlarını tamamen başka bir yöne sokacak yere gidiyorlardı. Yaşamın kıyısından geçip içine girmediği yer, çöldü istikametleri. Onları bir araya getiren kader şimdi yepyeni yollar çizecekti onlara seçmekte zorlanacakları. En çok kimin zorlanacağı belliydi. Abriana denen kız hayatının en zorlu mücadelelerinden birine gidiyordu.

Alper, parıldayan zırhını kuşanmış kardeşinin yüzündeki inanılmaz ifadeye korkuyla bakıyordu. Kardeşine ne olmuştu? O her daim masum ve her an affetmeye hazır duran yüz gitmiş, yerine herkesi gözünü kırpmadan uçurumdan atabilecek biri gelmişti. Alper bu yeni ve güçlü Abriana'dan korkuyordu. Onun kulağına fısıldanan sözcüklerden haberdardı aslında uzun zamandır. Potansiyelinin sınırı yok... Bunu kimin yaptığını ise ancak tahmin edebilirdi.

Geçitten geçmek için bindikleri basit, tekerlekli, ahşap araçta rahatsızca kıpırdandı. Sadece ustalar vardı bu dikdörtgen prizma araçta. Hepsi de birbirinden gergin ve korkmuş durumdaydı üstelik. Abriana konuşmuyordu. Açıklama da yapmamıştı araca bindiklerinden beri. Alper dönüp arkalarına baktı. Aracın var olmayan arka camının boşluğundan. Halk gizli yerlere akın ederken koruyucular hazırlanıyordu savaşmaya. Buzul krallık da katılacaktı aralarına, tabi kendi iç sorunlarını halleder halletmez. Hainler oraya da sızmıştı...

Geçide varmalarına birkaç dakika kala dudaklarını olmasa da zihnini açtı ustalara zihin ustası.

Tuzaktı, yakalandılar. Aslı tutsak alındı. Çağan çölün ortasında yaralı.

Herkes şokun pençesine düşerken Abriana tepkisiz oturuyordu. İçindeki yangından kimsenin haberi yoktu.

Dicle kaşlarını çattı. Savaştan korkmayan tek kişi olduğunu sanıyordu ama şimdi, başlayan savaşın eşiğinde içinde uzun süredir duymadığı bir duygu vardı. Korku. Yanında titrememeye çalışan Doğa'ya kollarını doladı. Onu rahatlatmak için olduğunu savunurdu biri soracak olsa ama kendi rahatlamak istiyordu.

Ateş kardeşinin durumunu göremeyecek kadar şoktaydı. En iyi arkadaşı çölün ortasında yaralıydı demek. Teselli sırası Uğur'daydı. Elini Ateş'in sırtına koyup sıvazladı. Ateş bakışlarını arkadaşına döndürdüğünde burukça gülümseyen Uğur'u gördü. Gülümsemeye karşılık vermeyi denedi ama başaramayarak düşük omuzlarının arasına çekti kafasını.

Poyraz ise düşünüyordu. Savaşta neler yapmalıydı. Yere sis bulutu indirse avantajlı olurlar mıydı? Zihnine fısıldanan şeyle irkildi. Sisi sadece kendi etrafına sar ardından saldıracağın kişiye. Avantajlı olursun ama bunu belli etmeden yap, yoksa hedef olur çıkarsın.

Poyraz düşüncelerin dinlenmesine bir an içerlense de Abriana'ya bakıp minnetle kafa salladı.

İşte geçide giriyorlardı...

Boğazını kurutan çöl havasını umursamaksızın atladı Abriana araçtan, arkasında Alper ve diğerleri. Keskin gözleri pek de uzak görünmeyen ama kilometrelere eş olan çöldeki tek farklı renk yeşil vahaya döndü ve tek kelime etmeden kanatlarını açarak havalandı ve eteklerini savurarak uçtu. Orada olmadıklarını biliyordu ama elinde değildi. Poyraz'la Uğur'u Çağan'ı almaya yolladı yine tek kelime etmeden. Onu bulun demişti zihinlerine ve onlar da gitmişlerdi onu almaya zihinlerindeki haritayla.

Hemen arkasından gelen Alper ona güçlükle yetişebiliyordu. Kim bilebilirdi ki doğanın onlara lütfettiği kanatların yılarca onlarda olduğunu. 

İnsanlar için düzenlenmiş ama tek bir insanın bile bulunmadığı vahanın kenarına indiler. Yüzlerce ayak izi sarıyordu çöl kumunu. Ayak izleri tek bir yöne doğru geri çekilmişlerdi. Orada sarayın olduğunu biliyordu.

Zihin Oyunları: SınırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin