Yorgun bedenim hareketsizce yatıyordu. Bilincim ise yeni yeni uyanmaya başlamıştı. Bu bayılma olayı uzun süredir olmuyordu. Şikâyet edemezdim. Bu seferki daha kısa sürmüştü ve birkaç günü bulmamıştı en azından.
Zihin yansımam uzay boşluğunda salınıyordu. Beyaz elbisemin renk değiştiren tülleri her yana yayılmıştı. Ne hissedeceğimi bilmiyordum, ne yapacağımı da. Ejderden duyduklarımı da söylememiştim daha. Tabi Çağan zihnimi okuyup onlara aktarmadıysa. Herkesten her şeyi beklerdim artık ama yine de şaşırırdım biliyorum. Bilinçaltım hareketliydi. Orda neler dönüyordu kim bilir. Bunu başkasına soracak değildim.
Alper?
Kardeşimin sesini özlemiştim. Onu bulmayı, onunla buluşmayı o denli istiyordum ki... her şey yalan olsa da o gerçek olmalıydı. Kardeşim gerçek olmalıydı. Onu görmek, sarılmak, koklamak, hissetmek istiyordum.
-Abriana?
Dünden hazır olan yaşlar gözlerimden süzülmeye başlamıştı. İnsan hayatında bir yıl bile görmediği kardeşine nasıl bu kadar bağlı olabilirdi ki? Elimi kaldırdığımda etraf çiçek bahçesine dönüştü. Mis kokulu rengarenk çiçekler de beni mutlu etmeye yetmiyordu. Ama en azından kardeşim güzel şeyler görseydi, elimden ancak bu geliyordu. Daha fazlası için gücüm olsa da nasıl yapacağımı bilmiyordum.
-Neden üzgünsün kardeşim?
Şimdi o da üzülmüştü. Benim yüzümden durduk yere morali bozulmuştu kardeşimin. Ama düşünmeden edemiyordum. Felaket tellalı beynim sorular soruyor ve onları kafasına göre yanıtlıyordu.
Seni özledim Alper. Seni bulmak istiyorum, neredesin bir söylesen her şeyi bırakır seni almaya koşarım.
Çiçek bahçesine yağmur damlaları düşmeye başlamıştı. Gökyüzü ağlıyordu.
-Biliyorum ama bana biraz zaman ver Abriana
Yeterince zaman geçmemiş miydi! Daha ne kadar ikizimden ayrı yaşayacaktım. Onun büyümüş halini bile görmeden. Mavi gözlerine bakıp yumuşak saçlarını okşamadan daha ne kadar büyüyecektim?
İzin ver zihnine bakayım Alper, seni korkutan ne?
Yıldırımlar düşmeye başlamıştı. Sinirleniyordum bana neden açılmıyordu. Bana güvenmiyor muydu?
-Öfkelenme kardeşim. Çok az kaldı. İkimizin birleşmesi çok yakın.
Kendi etrafımda dönmeye başladım. Yağmur beni sırılsıklam yapmıştı, saçlarım yüzüme yapışıyordu ama üşümüyordum. Bilincimin arka kısmında fırtınalar koptuğunu biliyordum.
-Onca şeyin arasında bir de benim için endişelenmeni istemiyorum
Dönüşümü aniden kesip yere oturdum. Islak elbisemin her yeri çamur olmuştu. Ellerimi çamura daldırıp yoğurmaya başladım. Bunu gerçekte en son ne zaman yapmıştım acaba?
Sen benim diğer yarımsın Alper, bunu bana nasıl söylersin! Söylememelisin. Ölüyor olsam bile seni düşünürüm
İkinci bir yıldırım yakınıma düştü. Bu kardeşimin bana tepkisiydi.
-Sakın kötü şeyler düşünme! İyi olacak, iyi olacağız!
Hayaller kuramıyordum çünkü gerçekleşmeyeceğini anlamıştım. Bu hep böyle olmuştu. Hayat arada bir bizimle böyle dalga geçerdi. Ama insanlar kadar acımasız değildi. Bu sefer konuşmayı bitiren ben oldum.
Seni seviyorum kardeşim. Gitmem gerek
Gözlerimi nefes nefese açtım. Gözyaşlarım yastığımı nemlendirmişti, bundan nefret ediyordum. Elimin tersiyle iyice uzayan saçlarımı geriye attım. Onlar yüzünden bu soğukta terlemiştim. En kısa zamanda kestirmeyi düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...