Gelecek kaygısı. Üniversite sınavına giremediğimde beynimi kemiren şey buydu. Şimdi ise gerçeğin yanında bunun ne kadar sahte olduğunu görebiliyordum.
Bana hiç fırsat verilmemişti. Kendimi gösterme veya yeteneklerimi keşfetme konusunda hiç deneyimim olmamıştı. Bunun için suçlayacağım kişiler vardı elbet ama ben de hiçbir zaman arayış içinde olmamıştım ki. Yeteneğimi keşfetmek adına bir çabam olmamıştı. Bu yanlıştı. İnsan kendini keşfetmeliydi. İnsan yetenekliydi. Ama hangi konuda olduğunu bulmak ona kalmıştı.
Peki, ben bu konuya nerden mi gelmiştim? Kim bilir?
Yaptığım şey hayatımı ve yaptıklarımı sorgularken kızların benim için seçtikleri kıyafetleri katlayıp devasa bavula koymaktı. Bir de sırt çantam vardı tabi. İçine ilk koyduklarım geçmiş hayatımdan gelen küçük kardeşimin oyuncağı, diğerinin tokası ve patlak gece lambasıydı. Bunları neden yanımda taşıdığımı ben de bilmiyordum.
Bana alınan ve kasvetli zevkime pek de uymayan kıyafetleri katlama işi tamamen bitmiş sıra yerleştirmeye gelmişti. Tam o sırada hızla açılan kapı açık olan balkon kapısıyla cereyan oluşturdu ve onca emeğim bir rüzgarla savruluverdi.
"Aslı!" iki elini de dudaklarına kapamış yaptığı şeyi dehşetle izleyen Aslı ellerini iki yana açtı ve dudaklarını oynatarak konuştu.
"Özür dilerim." Elimin ayasını alnıma yaslayıp tavana bakarak sordum.
"Ne söyleyecektin?" Pek de kibar olduğum söylenemezdi ama bunları katlamak da bir emekti sonuçta.
Kapıyı yavaşça kapatıp gayet minik adımlarla yanıma gelen hız ustası yine fısıldayarak konuştu.
"Hazır olup olmadığına bakacaktım." Elimi alnımdan çekip Aslı'ya baktım. Yüzünde hala yaramazlık yapmış çocuk ifadesi vardı ve gülmemek için kendini tuttuğu belliydi. Gülmeye başladım. Sinirleri bozulmuş birinin gülmesi. Aslı da benimle beraber gülmeye başladığında hatlar tamamen koptu ve sonsuz döngüye girmeye başladık. Ne zaman biri yavaşlasa diğeri hızlanıyor ve gülmeye devam ediyorduk.
Kahkahalarımız durulduğunda dağılmış kazaklardan birini alıp yeniden dürmeye başladım. Bu kabullenişin sessiz doğasıydı.
"Dur yardım edeyim." Ben bir kazağı elime alıp katlama işine başlayana kadar Aslı tüm kıyafetleri dürüp özenle üst üste dizmişti. elimdekini de aralarına koyduğumda Aslı'ya döndüm.
Birbirimize bakıp göz göze geldiğimizde yeniden gülmeye başladık.
" Hey, kızlar neye gülüyorsunuz."
Ateş tarafından hızla açılan kapı ikinci kez bu sefer ikimizin emeklerini uçururken daha şiddetli bir kahkaha ikimizi ele geçirdi. Elimi karnıma koyup yatağın üzerine oturarak gülmeye devam ettim. Aslı yerde yuvarlanmayı tercih etmişti.
"Sanırım delirdiler. Ben kaçar."
Ateş kapıyı yavaşça kapattığında gülmeye devam katlama işini bir kez daha yaptık. Artık bir an önce yerleştirsek iyi olurdu. Pantolonları yerleştirmeye başladığımda Aslı hala kendi kendine gülüyordu. Arada böyle gülmek kalbe iyi gelen şeylerdendi. çok sık yaptığımdan değildi ama şu an kendimi iyi hissediyordum.
"Gitsem iyi olacak diğer kızlara da bakayım." Onay verip kıyafetleri yerleştirmeye devam ettim.
Hız ustası kapıya uzandığında gözlerimle onu takip ediyordum. Bir kez daha kaza yaşanırsa kıyafetlerin tamamını yakabilirdim. Tam o sırada sanırım onuncu kez kapı kolu hızla çevrildiğinde ikimiz aynı anda bağırdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları: Sınır
FantasyDünya gerçekten sandığımız gibi bir yer midir, bildiğimizi sandığımızın ardında gizli bir bilinmeyen yok mudur? Hayat doğru bildiğimiz yanlışlarla doludur elbet ama ya hayatınız tamamen yalansa, ya bu dünyanın farklı versiyonları varsa? Daha g...