"Allah kahretsin!" Deniz öfkeyle adamın ellerini üzerinden silkeledi. Darmadağınık görünüyordu; öyle ki Devrim bir kez daha onu tutmaya kalkışsa sanki adam elleri arasında un ufak olurdu. "Allah kahretsin!"
Adam kollarını göğsünde bağlayıp, gerisindeki duvara yaslanırken "O kadar da hayret verici değil," diye seslendi kardeşine. "Sana çok bile tahammül etti."
"İstersen zil takıp oyna!"
Ağabeyine ters bir bakış atmayı ihmal etmeyerek odanın içinde aklını kaçırmış gibi dolanmaya başladı. Ağlamamak için dişlerini sıkıyordu; bir an bile kadının onu terk edebileceğini düşünmediğini fark ettiğinde acıyla suratını buruşturdu. İçinde, göğüs kafesinin en içinde bir körük inip kalkıyor, acısını harlıyordu. Avuç içlerini gözlerine bastırıp "Beni terk etti," diye mırıldandı. Sesi öyle yıkık döküktü ki, Devrim'in yüzündeki acımasız gülümseme daha o an kaybolmuştu. "Ağabey canım acıyor." Nefes alamıyormuş gibi dudaklarını genişçe araladı. Kesik kesik solurken omuzları titremeye başlamıştı. "Ben... Ben onsuz başaramam." Avuç içleri ıslandığında hayretle ellerini gözlerinden uzaklaştırdı. "Yapamam," diye fısıldadı. Sesi boğazında boğuluyordu sanki. Devrim'e bakarken "Onsuz yapamam," diye yineledi. "Ben... Ben onu seviyormuşum."
"O bir can simidi değil Deniz." İlerleyip kardeşine baktı. Çektiği acıyı görebiliyordu ama bunun sandığı gibi sevgiden kaynaklanmadığını anlayacak kadar iyi tanıyordu kardeşini. "Ve sen de boğulan bir adam değilsin."
"Öyle hissediyorum."
"Bu normal." Başını nazikçe sağ omzuna eğerek telaşsızca gülümsedi. "Neredeyse bütün hayatın onunla geçti."
"Artık beni sevmiyor mu yani?"
"Sen de onu sevmiyorsun." Adamın itiraz etmesine fırsat vermeyerek tek düze bir tonda konuşmayı sürdürdü: "Sevseydin ihanet etmezdin."
"Benim olsun istedim," diye mırıldandı. "Beni sevsin diye yaptım. Ben... Ben diğerlerinden farklı olmaya çalıştım."
"Sen, ben, Ivan, diğerleri... Hepimiz aynıyız, Deniz." Kardeşinin omuzlarını hafifçe sıktı. "Hepimiz ondan önce dansına âşık olduk. Hepimiz. Ama en çok sen... Sen onu bir basamak olarak kullandın. Hatta bu nedenle beni bile ezip geçtin."
"Onu seviyorum."
"En son ne zaman onunla uyudun?" Adamın sağır eden sessizliğinin ardından alayla başını iki yana salladı. "Daha basit bir soru öyleyse... En son ne zaman onunla konuştun?"
"Ben... Biz..."
"Hatırlamıyorsun."
Can çekişen bir adamın küçük bir tahta parçasına tutunması gibi "Beni bırakmaz sanmıştım," diye mırıldandı. "Bütün bunlar bittiğinde, canımın acısı geçtiğinde, iyileştiğimde orada olur sanmıştım."
Devrim başını iki yana sallayarak kardeşinden uzaklaştı. Deniz'in bencilliği onu hala dehşete düşürebiliyordu demek? Yüzünü sıvazlayarak alayla güldü. Onun daha iyi birine dönüştüğü yoktu; hala Eliza'yı elinden çaldığı günkü kadar kötüydü. Hala o kadar gaddar ve bencildi. Neden buradaydı? Neden Eliza'yı öyle darmadağınık bırakmış da kardeşini toplamaya gelmişti? Deniz yıkılmazdı ki; Deniz kırar döker ve hep başkasının arkasını toplamasını beklerdi. Eliza dağıldığında, darmadağın olduğunda, terk edildiğinde onun ellerini tutmasının tek sebebi de yine buydu. Eliza onun dağılan kariyerini toplamıştı. Onu düştüğü ikinci sınıf rollerden kurtarmıştı. Yükselmesine, onun partneri olmasına izin vermişti. Deniz'in arkasını toplamıştı; onu çalışmaya, onun kadar iyi bir dansçı olmaya zorlamıştı. Deniz yüzünden liftlerden birinde düşüp sırtını sakatladığında kardeşini suçlamamıştı, ona saldırmamıştı. Eliza hatalarını başkasının omuzlarına yıkacak biri değildi; bu nedenle kaza yaptıklarında da hatasını üstlenmiş, Deniz'e olan şeyin bedelini ödemeye gözü kapalı razı olmuştu. Alkollü araç kullanmaktan hapis cezası almış, cezası para cezasına çevrilse de ehliyetine bir süre için el konulmuş, bu haber kariyerinde deprem etkisi yaratmıştı. Sonra zaten kariyerini terk etmişti; Deniz'e duyduğu sevgi yüzünden ama en çok da pişmanlığı yüzünden. Güldü. Adam sevdiklerinin hayatını mahvetmelerinden keyif alıyordu değil mi? Sevdiği birine zarar vermek, gerçekten en yetenekli olduğu konuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayışığı Grisi
RomanceSevdiğin kişi için ne kadarını feda edebilirsin? Kariyerini? Hayatını? Sahip olduğun her şeyi? Eliza hepsini feda etti. Ya başkası için her şeyini feda eden bir kadını ne kadar daha karşılıksız sevebilirsin? Agah sabırla sevdi. Bu hikaye kanatları...