Sen mi? Ben mi?

2.7K 269 10
                                    

Not: Arsız Kurt ve Bir Balerin isimli bölümleri okumuş muydunuz?

Sen mi? Ben mi?

"Esne!" Tatsızca gözlerini devirdi. "Esne!"

"Oradan ne yapıyora benziyorum?"

"Kesinlikle esneyen birine benzemiyorsun." Tatsızca kahvesinden bir yudum aldı. Dünkü yorgunluğuna rağmen sabah uykusundan feragat edip kalkıp genç kadını çalıştırmaya gelmişti. Söylenmesi gereken biri varsa eğer bu kesinlikle ama kesinlikle Beatrice değildi. Kahvesini bir kenara bırakıp kadının yanına geldi ve topuzundan kavradığı bastonla kadının kırılmış dizine hafifçe vurdu. "Esne," dedi tekrar. "Baleye yeni başlamış üç yaşında bir çocuk gibi davranmaktan da vazgeç."

"Daha uyanalı yarım saat oldu."

"Yarım saat önce uyanmış birine benzemiyorsun." Nazikçe omuz silkti. Bir yandan da kadının esneme çabasını izliyordu. Onlardan başka gelen kimse olmadığından stüdyo fazlasıyla sessizdi. "Kaç saat önce kalktın?"

"Dediğim gibi..."

"Yalan söylemekten vazgeçmelisin."

"Annem değilsin!"

Eliza'nın tok kahkahası suratını buruşturmasına sebep oldu. Eliza ile inatlaşarak nereye varmayı umuyordu ki? Kadının isteksizliğini görebiliyordu ama yine de ona yardım etmeye çalışıyordu. Ve içten içe kadının onun geldiği saatten çok daha önce buraya gelip çalıştığını da biliyordu. Eliza, sahip olduğu disiplinle tanıdığı herkesi sollayabilecek ilk balerindi. Dans etmek onun için bir meslekten çok daha farklı bir anlam taşıyordu sanki. Üstelik Vladimir ile olan anlaşmalarına her şeye rağmen fazlasıyla sadıktı. Daha ilk gün üç dakika provaya geç kaldığı için onu bulamadığında kadının şakası olmadığını da anlamıştı, Beatrice. İkinci ve üçüncü günler zamanında gelmeye başarmış, dördüncü gün yine geç kalmış ve sonrasında her zaman kalktığı saatten bir saat önce kalkmaya başlamıştı. Sevgili Paris Metroları. Kadın her provada canını okumuştu. Bütün hayatı boyunca aldığı eğitimlerden çok daha sert bir disiplinle ona yükleniyordu. İyi olması, harika olması yetmiyordu. Eliza kusursuz bir doğallığın peşinde koşuyordu. Belki de buna alışkın olmadığından, neredeyse bir haftadır düzenli bir şekilde birlikte çalıştıkları halde hala ortak bir dil geliştirebilmiş değillerdi. Aralarında gözle görülebilir, elle tutulabilir bir gerginlik vardı. Onunla tartışarak nereye varmayı umuyordu? Onu böyle mi tahtından edecekti? Kadının elindeki bastonu ensesine dayayıp solgun kahvelerini kendisine dikmesiyle irkildi. Sahnede dans eden o narin kadından o kadar uzak, o kadar başka görünüyordu ki Beatrice bir an için utandığını hissetmişti.

"Hayır, değilim." Dudaklarından ağır aheste dökülen her harfteki vurgu giderek baskın bir hale gelirken sağ bacağına güç vererek hafifçe eğildi. O bir saniyede aşağılar bir bakış yüzünden geçip gitmişti. Kadın orada küçüldüğünü, önemsizleştiğini hissetti. Eliza'ya meydan okumak, onunla çalışmak, ona uyum sağlamak düşündüğü kadar kolay olmayacaktı belli ki. "Ve sandığın gibi kimseye annelik yapma merakında da değilim."

"Yaptığın tek şey bana eziyet etmek!" Öfkeyle doğrulup kadına doğru ilerledi. En kısa yolu seçmemeliydi; biliyordu. Burada yürütülen savaşlar hiçbir zaman sadece dansla ilgili olmamıştı; burada sabrın önemli olduğunu, ne olursa olsun sakin kalmayı başaranların ilerlediğini biliyordu. Yine de işte "Bana bir şeyler öğretmeye çalışmıyorsun," dedi öfkeyle. "Beni aşağılamaya, hiçbir şey bilmeyen bir çocukmuşum gibi göstermeye çalışıyorsun ama senden daha iyi olabileceğimi sen de biliyorsun!" Derin bir nefes alıp kadının cevap vermesini, kızmasını hatta onu kovmasını beklemişti. Ama hiçbiri gerçekleşmedi. "Seni tahtından edeceğim günün geleceğini biliyorsun! Ve benden korkuyorsun." Eliza istemsiz bir alayla kısılan bakışları dışında gerçek bir tepki vermekten çok uzaktı. Kavgaya girecek, laf söyleyecek gibi değildi. Hatta burada seni rezil edebileceğim, küçük düşürmek isteyeceğim kim var diye sorsa... Sorsa utancından yedi gün evden çıkamazdı. Ama kadın bunu bile soracak gibi değildi. "Korkmalısın da! O gün geldiğinde sana acımayacağım çünkü..." Kadının tepkisizliğiyle hırsını alamayarak "Çünkü," diye yineledi. Atılıp onu sarsmak istese de kendini tuttu. "Çünkü hak etmiyorsun."

Ayışığı GrisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin