Artık

2.1K 223 8
                                    

Artık

Devrim, Deniz'in yanına oturduğunda genç adam elindeki sigarayı söndürerek bir yenisini yakmıştı. Devrim gün geçtikçe hem kardeşinin iyileştiğini görüyor hem de aslında çok zaman önce fark etmesi gereken bir şeyi zamanla fark ediyordu: Deniz, Eliza'yı seviyordu. Gerçekten seviyordu. Yaptığı bütün hatalara, kadının canına kast etmiş olmasına, onun kalbini kırmasına rağmen onu seviyordu. Sadece bunun farkına varması çok zamanını almıştı ve bu gecikme ona kadını kaybettiren asıl şeydi. Dansın yalnızlaştırdığına ilk kez şahit olmuyordu elbette ama Deniz kadar yalnız birine ilk kez denk geliyordu. Devrim zamanla kardeşini tanıyordu. Zamanla onu seviyordu. Deniz'in onu yiyip bitiren hırsından sıyrılması iki kardeşin arasının hiç olmadığı kadar düzelmesini sağlıyordu. Deniz'i kendine ve adama yabancılaştıran şey bu kadar yılın sonunda yok oluyordu. Deniz kötü biri değildi ve belki de hayatında ilk kez kötü biri olmadığını kabul ediyordu.

"Ne düşünüyorsun?"

Elindeki sigaranın külünü silkeleyerek dalgınca sokaktan gelip geçenlere baktı. "Eliza'yı." Gülümsemesi küçüldü, küçüldü ve en sonunda gözden kayboldu. "Ona ilk görüşte aşık olduğumu kabullenmem için yirmi yıl geçmesi gerekti. Komik değil mi?" Devrim'in sigara paketinden bir tane çekip yakmasını yabancı gözlerle izledi. "Bale beni vahşileştirirken tiyatro... Tiyatro beni iyileştiriyor. Eliza beni... Beni sevgisiyle ve nezaketiyle ezerken, onsuz kalmak ona olan saygımı arttırıyor." Nazikçe omuz silkerek sigarasını söndürüp bir yenisini yaktı. "Bana iyi geliyor. Çünkü kendime duyduğum saygı da artıyor. Suçluluk duygusundan sıyrılmış olmak beni... Beni iyi ediyor. Hem..." Kısa bir sessizliğin ardından Devrim'in 'Hem?' diye sormasıyla "Hem," dedi yeniden. "Seninle aramız ilk kez bu kadar iyi." Güldü. "Daha önce birbirimizi pek de tanıdığımız söylenemezdi." Aceleyle ekledi: "Ben bale yaparken diyorum yani..."

"Kendini benden üstün gördüğün için olabilir."

"Üstün?" Güldü. Alaycı bir gülüştü ama Devrim'i rahatsız etmedi. "Aksine... Ben bütün hayatım boyunca hep senin gölgende kaldım abi. Oradan kurtulmak için mücadele ettim. Kendimi sana ve ailemize gösterebilmek için gurur duymadığım şeyler yaptım. Hatta bu uğurda sevdiğin kadını bile senden çaldım." Sağır edici bir sessizlik oldu. Adamın kanayan yaralarından deniz suyu sızdı ve Paris'in ışıl ışıl sokaklarına dağılıp gitti. "Seninle yarıştım. Seni yenebileceğimi, asıl meselenin seni yenmek olduğunu sandım. Kendimle barışabilmem için önce seninle barışmam gerektiğini fark edemedim. Bunca yıl..." Devrim'in sevgiyle ve şefkatle ılıyan gri bakışlarından bakışlarını kaçırarak "Asıl istediğimin senin takdirini kazanmak olduğunu anlayamadım," diye mırıldandı. "Yine de yaptığım her şeye rağmen beni bağışladın." Hayretle güldü ve dudağının kıyısını hafifçe kaşıyarak sigarasından derin bir nefes aldı. "Bunda Eliza'nın da etkisi olduğunu biliyorum. Senin bana karşı ön yargını kıran asıl şey onun beni sevmesi oldu. Biliyorum."

"Aslında..." Tatsızca gerçeği tarttı. "...dahası da var, Deniz." Sigarasını söndürüp bir yenisini yakmadan önce söyleyip söylememek arasında kaldı. Neden sonra "Gerçeği öğrendiğinde," diye mırıldandı. "Tanıyorsun onu işte..." Belli belirsiz kafasını kaşıyıp sokaktan geçenleri izledi. İlgiyle onu izleyen birkaç Fransız kadına çapkınca gülümsese de ilgilerine karşılık vermek yerine yeniden kardeşine döndü. "Onunla barışabilmemin tek yolunun senin yanında durmam olduğunu söyledi." Kardeşinin şaşkınlığına karşılık mahcup bir şekilde bir kez daha saçlarını karıştırdı. O günü, kadının hayal kırıklığını, acısını hatırlamak kalbini sıkıştırmıştı. Onu o ana kadar bir kez bile... Bir kez bile o kadar harap görmemişti. "Ve ona bunun için minnettarım." Dalgınca gülümsedi. "Gerçek seni tanımam için bana bir neden verdi. Onun seni neden sevdiğini ve sana neden onun kalbini kırabilme gücünü bile isteye teslim ettiğini anladım. Onun da seni sevdiğini anladım." Karmakarışık görünen küçük kardeşine bakarken onun da geçmişte kadına yaşattıklarını düşündüğüne emindi. "Bu, senin istediğin gibi bir sevgi mi emin değilim, Deniz, ama seni kendince sevdiğinden ve sevmeye devam ettiğinden eminim." Adamın anlamsız mırıltılarına karşılık "Eski eve gittin mi bugün?" diye sordu. Ağırlaşan havayı dağıtmak istiyordu. "Sabah uğrayacağım demiştin."

Ayışığı GrisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin