Arsız Kurt

3K 294 14
                                    

Arsız Kurt

Karşısında, yüzünde dev bir sırıtışla oturan Devrim'e bakarken tatsızca bir kez daha gözlerini devirdi. Adam kahvesine batırdığı kurabiyeyi ağzına atarken "Pasaportsuz dışarıya çıktın yani?" dedi neşeyle. Adamın neşesinden bir kez daha nefret etmişti. Hiç bıkmayacak mıydı? Dahası hiç susmayacak mıydı? Susmadı. Hiç susmayacaktı. Acı dolu bir inlemeyle çaresizce gözlerini kapattı ve adamın homurtusunu dinledi: "Ne kadar da akıllıca!"

Tatsızca "O akıllıca hamle sayesinde pasaportum hala benimle," diye yanıt verdi. Kahvesinden küçük bir yudum alarak "Hem nezarette bir geceyi bütün planlarımın iptal olmasına tercih ederim," diye sürdürdü. "Pasaportsuz kalmaktan daha iyi bir seçenek değil mi?"

"Hayat planlarına körü körüne bağlanamayacağın kadar sürprizlerle dolu balerin!"

Kapıya yaslanmış adama bakarken nefesi bir anlığına kesildi. Saçları darmadağın, yarım kalan uykusundan dolayı gözleri uyku mahmuruydu. Garip, çekici bir sevimliliği vardı. Burada ne arıyordu? Kapıyı çalmış mıydı? Nasıl haberi olmuştu bilmiyordu ama o kibirli ifadesine rağmen sevgiyle yumuşamış yüz hatlarını takip etmek kadını rahatlatmıştı. Gecenin sonundaki o tatsızlığı silmiş, yerine tatlı bir iç çekiş ve güzel bir göz süzüş yerleştirmişti. Kadının neleri gerisinde bırakacağının canlı kanıtı olarak dalgınlıkla saçlarını karıştırdığında Eliza daha fazla dayanamayarak gözlerini adamdan kaçırdı. Aklı tehlikeli düşüncelerle dolup taşarken onu yanıtlamak, konuşmasını sakince dinlemek ve burada olduğu gerçeğini kabul etmek kolay değildi.

"Bu sıra dışı geceden alman gereken ders bu!"

Adamın arkasında beliren kıvırcık kız tatlı bir şımarıklıkla elindeki kupalardan birini adama uzattıktan sonra "Dalga geçmeyecek misin?" diye sordu. "Gerçi Devrim bu konuda ihtisas yaptı şu son birkaç saatte ama..."

"Beni aramalıydınız."

Eliza "Yedek anahtar," diye mırıldandı. "Ne yazık ki Devrim'deydi." Telaşsızca yanına yerleşip kolunu omzuna atan adama doğru hafifçe kaykıldı. Gözleri teslim olmuşlukla kısılırken küskün bir tavırla adama sokuldu. "Devrim mi söyledi?"

"Evet." Başını kadına doğru eğerek insanın içini, içinde biriken her şeyi gören, ay ışığı grisi gözlerini kadına değdirdi. "Senin haber vermeni tercih ederdim."

"Yeterince zor bir geceydi."

Agâh hiç kimsenin hayatını zorlaştıracak tarzda bir adam değildi. Kadını biraz daha kendine çekerek çenesini kadının alnına dayayıp oturduğu yere iyice yerleşti. Ondan uzakta kalmak fikrine şu an için tahammül edemiyordu. Yakında kadının yokluğuyla baş başa kalacaktı. En azından şimdi ona sarılabilir, onu kendine saklayabilirdi. Hem öyle yorgundu ki... Gerçi yorgundan ziyade tükenmiş gibiydi. "Evimde kahrolası bir parti var," diye homurdandı. Birkaç saat önce Sera Gece ile Ateş Mete'nin yanından ayrılıp da eve geçtiğinde kapıyı açık bulmuştu. Ellerinde bira şişeleriyle merdivende oturanlardan birinin üst komşusu olduğuna yemin edebilirdi. İçeriye geçince aşağı kattakilerden birkaçını daha gördü. Herkesin elinde içecek bir şeyler var gibi görünüyordu. Son zamanlarda sıklıkla olduğu gibi çirkin müzikler yerine Piazzolla'dan bir şeyler çalıyor, herkes sakince muhabbet edip sakin sakin takılıyordu. Evinde verilen en elit parti bu olabilirdi. Her köşeden felsefi bir tartışma duyulabiliyordu. Bazıları da bu sezon oynayan tiyatro oyunlarıyla ilgili konuşuyor, yeni oyunculardan falan bahsediyordu. Muhtemelen bunun şaşkınlığıyla odasına gidip kapısını bile kilitlemeden uyuyakalmıştı. Eliza'nın hafifçe irkildiğinin farkına vardığında çapkınca gülümsedi. "Ayrıldığımda oldukça kalabalık ve gürültülüydü."

Ayışığı GrisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin