Hiçbirini istemiyorum!

3.1K 310 21
                                    

Hiçbirini istemiyorum!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiçbirini istemiyorum!

Eliza sahne arkasına geçtiğinde nefes nefeseydi. Agâh'ın onu kucağına çekip öpmesine itiraz edemeden perdelerin arkasındaki kuytu köşeye çekildiğini hissetti. Düşmemek için adama tutunurken adamın onu sürüklemesine izin verdi. Onu öpmeye, onu öperken her yanının uyuşmasına, mantığının devre dışı kalmasına alışmış sayılırdı. Adam yüzünün her yanına kondurmaya başladığı öpücükleri arasında "Sana dokunmak zehirli," diye mırıldandığında gülümsedi. Geriye çekilmeden önce dudaklarına son kez küçük bir öpücük bırakarak topuzundan sıyrılan tutamı yeniden topuzuna doladı. Kızardığına yemin edebileceği yanaklarını sevgiyle okşarken "Yine de..." diyerek elinden tuttu ve yeniden sahne arkasındaki kalabalığa çekti. "Halimden memnunum."

"Tu devrais être!" (Olmalısın!) Sevimli bir tavırla omuz silkerek tatlı tatlı göz kırptı. "Bizi alkışlıyorlar."

Dikkati seslerle dağılmış, dudakları hafifçe aralanmıştı. Şaşkınlığın, kadının yüzüne dağılmasını an be an izleyebilmek adamın içini acıttı. Zarafetini aşan bir şeyi vardı kadının. Biri Agâh'a tarif et desene tarif edemezdi ama... İşte! Tam da kaburgalarının arasında sıkışmış ve nefesini kesmişti. Onunla ne yapacağını bilmiyor, bilmemekten ilk kez korkuyordu. Kadın onu sevmeye başlamış olsa bile kadının ona, Ivan'a aşık olduğu gibi aşık olmadığını; kadının ona, Deniz'e sadakatle bağlı olduğu gibi bağlı olmadığını biliyordu. Yüzündeki gülümsemesi küçülürken elinden sıyrılıp diğerleriyle sohbet etmeye dalan kadına hüzünle baktı. Onu olduğu gibi sevebilmesi Eliza için yeterli olacak mıydı? Onun tarafından sevilmeyi beklemek nasıl bir cahil cesareti olurdu? Aşık mı oluyordu? Hayır. Bundan daha fazlasıydı. Kadına aşık olmuştu. Bu gerçeği cesurca göğüsledi. Babasının, annesini yarasından öptüğünü anlattığı boş menekşe saksıları kaplı o hikayeye gitti. Eliza'nın yaralarının başkaları tarafından açılması önemli miydi? Değildi. Agâh, kadını iyileştirmek için bütün yaralarını sadakatle öpebilirdi. Gülümsedi. Ona aşıktı. Bir ilkbahar serinliğiyle içine bu taze kıpırtı dağıldı. Hep aşktan korkup kaçacağını sanmıştı. Hep Doğu amcasına ya da babasına benzeyeceğini düşünmüştü ama işte buradaydı.

Annesine benziyordu.

En nihayetinde onun oğluydu. Onun cesaretini ve sevgisini taşıyordu. Buradaydı. Korkup kaçacak bir yeri yoktu. Eğer ki annesi babasının ellerinde ıslak bir çakıl taşı olmuşsa o da Eliza'nın ellerinde bir çakıl taşı olacaktı. Gülümsedi.

Ve selamlamaya çıkarlarken bir kez daha kadının elini tuttu.

Ona baktı.

Onu gördü.

Ve onu sevdi.

Tıpkı annesinin babasını sevdiği gibi...

Tıpkı annesinin babasını sevdiği gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ayışığı GrisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin