Neden hata yaptığımızı asla kabullenemeyiz ki?
Eliza sigarasını söndürüp bir yenisini yakmaya yeltendiğinde Agah uzanıp kadının elini yakalamıştı. Onu son gördüğünden beridir kadının sigarayı ne kadar arttırdığını fark ederek hafifçe kaşlarını çattı. Yakmasına engel olduğu sigara son yarım saatte kadının yaktığı onuncu sigara olacaktı. Kadının elindeki paketi alıp sigarayı içine sıkıştırarak paltosunun cebine attı. Devrim ile Merve Lal'i bekliyor, beklerken de sessiz kalmayı tercih ediyorlardı. İkisi de hala kurumamıştı. Eliza'nın dümdüz saçları bile yağmurdan sonra kabarmış ve kıvrılmıştı. Ona bakmak içini acıtan bir yaraya dönüştüğünde bakışlarını kadından çekerek sokağın başındaki sokak lambasına dikti. Yağmur hala yağıyordu.
"Bir sigara daha..."
"Yetmez mi sence de?"
Eliza tatsızca nefes alıp verdi ve ellerini sırılsıklam montunun ceplerine sokuşturarak parmak uçlarında yaylandı. Dudaklarının ucuna dayanan kelimelere direnerek bakışlarını tıpkı adam gibi uzaktaki köşe lambasına dikti. Gelip giden fazla kişi kalmamış, sokaklar neredeyse boşalmıştı. Fuayeden sonra ekibin içerideki tartışmasının tamamlanmasını beklerlerken ikisinin de içi karmakarışıktı. Onunla paylaştıkları bu sessizlikte huzur yoktu. Çalkantılı bir gecenin içindeki canavarlar başlarını göğüs kafeslerinden dışarı çıkarıp duruyor, birbirlerine hırlıyorlardı.
"Igor diye birini duymuş muydun?"
"Pek sayılmaz." Agah gri bakışlarını ona çevirdiğinde Eliza yutkunarak bakışlarını bir kez daha adamdan kaçırdı. "Igor kim?"
"Başarılı bir yönetmen." Dudaklarında sönen sesine rağmen adam kadının "Eski bir arkadaş," dediğini yakaladı. Bunun ne olduğunu, ne anlama geldiğini az çok tahmin edebiliyordu. "Riccardo..." Adam bir yay gibi gerilse de kadına sakin bir şekilde bakmayı sürdürdü. "Geçen gün onunla bir kahvaltı ayarlamıştı."
"Ve?"
"Ona hala sevgili olduğumuzu söylemiş."
Yeni bir sessizliğin ardından adam boğazını temizleyerek "Neden adama doğruyu söylemedin?" diye sordu. "Tanıdığım en dürüst insanlardan birisin Eliza, hatta can yakacak kadar dürüstsün." Sesi bir an için çatlasa da boğazını temizleyerek devam etti: "Dans edebilmek için kendini neden bir yalanın içinde yaşamaya mahkum ettiğini anlamıyorum."
"Ona borçluyum."
"Daha ne kadar kendini ona borçlu hissedeceksin peki?"
"Agah..." Doğru kelimeleri ararken olmayan bir engele küçük bir tekme atmıştı. "Buradaki hayatım biraz..."
"Karışık?"
"Oui!" Derin bir nefes alıp verdikten sonra "Onu yarı yolda bırakamam." Derin bir nefes alıp verdi. Neden asla hata yaptığımızı kabul etmezdik ki? Neden yanıldık diyemezdik? Buna engel gurur muydu? Yo, hayır. Daha fazlası vardı. Olmalıydı. "Sana yalanlarla, saçma entrikalarla gelmek, tutamayacağım sözler vermek, aramıza arkasına saklanacağım yeni duvarlar inşa etmek istemiyorum," diye mırıldandı. "Igor'un Riccardo'yu sevgilim sanmasına ses çıkarmamamın pek çok nedeni var; bu doğru. Ama hiçbiri yeterince güçlü değil. Tek bir şey dışında..."
"Riccardo..."
Adama dönerken başını hafifçe sallayarak "Riccardo," diye onayladı. "O benim sahnede kalmam için elinden gelen her şeyi yapto."
"Peki ne yapacaksın?"
"Ben..."
Aralarında rahatsız edici bir gerginlik oldu. Kadın ne yapması, ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Adamı seviyordu ve onu yarasından öpmeye gönüllüydü ama bunun için zor günlerinde onun yanında duran iki kişiden birini yalnız bırakması gerektiği düşüncesine tahammül edemiyordu. Riccardo oradaydı. Arkasından konuşan herkesle arasına etten kemikten bir bariyer örmüştü. Kimsenin onunla konuşmadığı anlarda dostu olmuştu. Onunla içip onunla sevinmiş, onunla üzülüp onunla lanet etmişti ve ilk kez ondan bir şey istiyordu. Onu elinden tutup terapiye sürüklemişti. Nefes alabiliyorsa onun sayesindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayışığı Grisi
RomanceSevdiğin kişi için ne kadarını feda edebilirsin? Kariyerini? Hayatını? Sahip olduğun her şeyi? Eliza hepsini feda etti. Ya başkası için her şeyini feda eden bir kadını ne kadar daha karşılıksız sevebilirsin? Agah sabırla sevdi. Bu hikaye kanatları...