Merve Lal'in Ailesi"Pişman olacaksın." Terleyen avuç içlerini siyah eteğine kurularken heyecanla sağa sola bakınan ve Ankara hakkında neşeli yorumlar yapan adama giderek daha da sinirleniyordu. Ailesini bu kadar merak edecek ne vardı sanki? Hepsi ondan nefret edecekti. Biliyordu. Adamın ailesi için elle tutulur bir yanı yoktu ki... Gerçi yakışıklılığıyla bütün kuzenlerinin kalbini çalacaktı emindi ama... Tatsızca gözlerini devirdi. "Emin ola..."
"Merve Lal!" Devrim yol boyunca durmadan söylenen sevgilisini sakinleştirebilmek için arabayı sağdaki ilk boş yere çekip genç kadına döndü. Uzanıp kadının avucunda bir inci kadar küçücük kalan elini avucuna alıp kadının esmer avuç içine sıcacık bir öpücük bıraktı. "Beni korkutamazsın." Keyifle omuz silkti. Kadın onunla evlenmeyi kabul ettiğinden beridir sırıtmasına engel olamıyordu. "Sonunda ailenle tanışacağım ve bırak onları kendim tanıyayım."
Kadın elbetteki adamın öpücüğüyle ve çipil çipil mavi gözlerinin sıcaklığıyla erimişti ama yine de içindeki huysuz teyzeyi susturamayarak endişeli bir şekilde nefes alıp verdi: "Seni hiç sevmeyecekler!"
"Buna da onlar karar verecek, güzelim." Kadının dudaklarından minicik bir öpücük çalarak yeniden arabayı çalıştırdı. "Üstelik bende şeytan tüyü olduğunu söylerler."
"Kim söyler?"
"Herkes." Çapkınca kadına göz kırptı. "Özellikle de kadınlar." Kadın öfkeyle koluna bir tane patlatınca kahkahasına engel olamadı. Onu kızdırmayı öyle seviyordu ki bu zamanla adam için bir oyuna dönüşmüştü. Bu zamanda nasıl bu kadar nahif kalabilmişti? Kalbi onun sevgisiyle genişledi. Yanaklarını şişirip oturan kadına göz ucuyla bakarken durduk yere "Seni seviyorum," dedi sessizce. "Ve ailen benden dilediği kadar nefret edebilir -ki etmeyecek." Merve Lal çoktan erimiş ve adama teslim olmuşsa da somurtmaya devam etti. "Bu sana olan sevgimi azaltmayacak."
Yirmi yıllık bir apartmanın önünde durduklarında Merve Lal ıslak gözlerle Devrim'e baktı. Buradan kaçabilirlerdi. Hala çok geç değildi. Ve adam ile ailesi düğüne kadar hiç tanışmazdı. Hiç! Belki de düğünde de tanışmazlardı? Hem düğün çok gereksizdi. Merve Lal adama kaçmalıydı. Evet, evet. Adama kaçmalıydı. Adamın ailesiyle tanışmamasının tek yolu buydu. Babası birkaç yıl onunla konuşmaz, sonra kıyamaz ve barışırdı. Kalbi babasıyla küs kalmaya dayanamayacağını hatırlatınca kaderini kabullenerek arabanın kapısını açıp indi. Devrim çoktan inmiş, apartmana bakıyor ve sırıtıyordu. Onun bu kadar neşeli olması da kadını geriyordu. Belki birazcık, azıcık endişelense, azıcık paniklese, elleri falan titrese kadın daha sakin olabilirdi. Ama her şey normal bir çiftte olacak olanların tam tersiydi. Hiçbir damat adayının kızın ailesiyle tanışırken bu kadar neşeli, bu kadar keyifli, bu kadar mutlu olacağını sanmıyordu. Onun Devrim'i yatıştırması gerekirdi. Adam, elinden bu lüksü alıyordu ve Merve Lal mecburen ikisi adına da endişeleniyor, ikisi adına da panikliyordu.
Asansörsüz apartmanın merdivenlerini el ele çıkmaya başladıklarında halalarının, amcalarının, dayılarının, teyzelerinin, taşı kafası kadar olan nişan yüzüklerini gösterip duran kuzenlerinin, eşleri üçüncüyü doğuracak diğer kuzenlerinin evde olmaması için dua etmeye başladı. Avuç içleri hala terliyordu. Sanki kalbi ağzında atıyordu. Doğru kapıya geldiklerinde kuruyan dudaklarını ıslatıp "Hadi hayırlısı!" diye mırıldandıktan sonra uzanıp zili çaldı. Artık kendi kalp atışlarından başka ses duymuyordu. Kendini bayılacak gibi hissediyor olması normal miydi? Annesinin iki gün önceki şaşkınlığını hatırladı. Bir sevgilisi olduğu fikri bile annesinin aklıyla oynamışken şimdi evleneceklerini açıklayacaklardı. Derin bir nefes aldığında kapının ardındaki koşuşturmaları ve çocuk seslerini duydu. Gözleri, kaderini kabullenerek acıyla kapandı. Ne gibi bir günah işlemişti ki Devrim'i maaile karşılamak zorunda kalmıştı? İstemsizce homurdandı. Eğer başını kaldırıp adama baksa onun ne kadar heyecanlı olduğunu ve yüzünde insanı sersemleten bir gülüşle ona baktığını görebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayışığı Grisi
RomanceSevdiğin kişi için ne kadarını feda edebilirsin? Kariyerini? Hayatını? Sahip olduğun her şeyi? Eliza hepsini feda etti. Ya başkası için her şeyini feda eden bir kadını ne kadar daha karşılıksız sevebilirsin? Agah sabırla sevdi. Bu hikaye kanatları...