Zamanımız Tükeniyor

2.3K 239 214
                                    

Not: Berbat bir his isimli bölümü okumuş muydunuz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Not: Berbat bir his isimli bölümü okumuş muydunuz?

Zamanımız Tükeniyor

"Ona gerçeği neden söylemediğini anlamıyorum Eliza."

"Ne önemi var ki artık?" Gözlerini kurulayıp tırabzanlara tutunarak ayağa kalktı. Adam kadını tanıdığı bu kadar yıldır ilk kez onu bu kadar dağılmış görüyordu. "Gerçeği bilmesi neyi değiştirir ki? Ne hale geldiğimi görmüyor musun? Benim kendimi açıklayacak halim kalmadı. Ben..."

"Çocukça bir tavır bu! Tek bir şeyi kaybettin diye sahip olduğundan her şeyden vazgeçemezsin!" Riccardo ilgisizce omuz silkerek "Her neyse," diye homurdandı. "Sabah 6'da hazır ol." Her tarafı içki şişeleriyle dolu odaya bakarken derin bir tiksintiyle kaşlarını havalandırdı. Tanrım! Kaç gündür içiyorlardı? Kafası şu an bile güzeldi ve Eliza'dan önce onun ayılması gerekecekti. "Ve ayılmaya çalış."

"Ne hazır olmasından bahsediyorsun Riccardo?"

"Koşuya çıkacağız!" Kadının yanağına küçük bir öpücük kondurup "Sonra da kahvaltıya gideceğiz," diye ekledi. Sesindeki gereksiz neşe bir şekilde kadını rahatsız etmişti. Riccardo uzanıp kadının yüzüne dökülen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Tanrı biliyordu ya, daha evvel kadını hiç bu kadar harap bir halde görmemişti. "Çantanı ve puantlarını hazırlamayı unutma."

"Puantlarım?"

Kadın alayla güldü. Zonklayan şakaklarını ovarken yatağın köşesine oturup dağılmış odaya baktı. Riccardo ile kaç gündür içiyorlardı? Peki ya o? Adam gelmeden kaç gün önce içmeye başlamıştı? Ne kadar içerse içsin ne yaparsa yapsın bu kez kaçamayacaktı. Biliyordu. Acının ve ağrının onu yıkıp geçeceği zaman çok yakındı ve Eliza bütün bu duyguların altında ezilmekten kendini kurtaramayacaktı. Dudaklarındaki alaycı gülümseme yavaşça silindi. Deniz'e ayağı kesilse bile dans edeceğini söylemişti. Zaman ona Deniz olmayı öğretmişti. Onun kadar bitap ve bitkindi. Hayata tutunuyorsa -buna tutunmak denebilirse tabii- sadece yaşama ihtiyacındandı. Acıyla soluklandı. Her şeyini kaybetmişti. En başta da tırnaklarıyla kazıya kazıya elde ettiği kariyerini. Çaresizlik kaplı bir sesle "Beni kovdular," dedi. Vazgeçmişti. O kadar vazgeçmişti ki kelimeleri bile yan yana getirirken acı çekmeye başlamıştı. Kazadan beridir içinde tuttuğu o yası daha yeni tutuyordu sanki. Ertelenmiş, ertelendikçe derinleşmiş, karanlık, kapkaranlık bir histi bu. Farkında değildi ama depresyona sürükleniyordu. Sağlıklı düşünemiyor, sağlıklı bir karar alamıyor, sağlıklı bir şekilde hayatını sürdüremiyordu. Kendini dipsiz bir kuyuya düşüyormuş gibi hissediyordu sürekli. Canı acıyordu. Çırpındıkça daha da çok acıyordu üstelik. İçine düştüğü bu karanlığa kapılmak, karanlıkta kararmak şu an çok daha kolay geliyordu ona. "Beni kovduklarını hatırlıyorsun değil mi?"

"Öyle mi?" 

Adam kadının aksine neşeli bir tavırla başını iki yana sallayarak kendi saçlarını düzeltti. Gülümsemesini korumaya çalışsa da gözleri önünde kırılan bir cam bardak gibi her yana saçılıp duran kadını görüyordu. Tanıdığı kadın değildi o anda Eliza ve Riccardo bu yeni kadınla ilk kez tanışıyordu. "Gazetelerde öyle bir şey okuduğumu hatırlamıyorum." Kadının yanına oturup kahverengi gözlerini kısarak kadının hafif aralık duran dudaklarına baktı. Onu öpmüştü. Sarsak, sarhoş, hiçbir anlamı olmayan bir öpücüktü. 

Ayışığı GrisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin