∞***
Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
birinciliği beyaza verdiler...
***
Tam toplantının başlama saatinde konağın önündelerdi. Park etmiş arabalardan da anlaşılacağı gibi bir tek Karahanlar eksikti toplantıda. Şimdi onlarda gelmişti tamamlanmıştı sayı. Ahsen önde, Ali arkasında sorgusuz sualsiz girmişlerdi konaktan. Ali'yi gören Çiyeşan adamları aşina oldukları bu adamın geçmesine izin vermişlerdi. Toplantının yapıldığı salona doğru ilerlerken hep başı dik yürüdü Ahsen. Birazdan yaşayacakları için alıştırma yapıyordu bir nevi.
Salonun kapısının önünde ağaların sağ kolları diziliydi. Bu bir gelenekti. Ağa toplantı için içeri girince sağ kol her daim hazır kapıda beklerdi. Ali kapıdaki yerini alınca Ahsen büyük kapıyı açıp içeriye girdi. İlk birkaç saniye kapı girişinde duraklayıp karşıda oturan insanları taradı. Ali'nin yolda gelirken toplantı ile ilgili anlattıklarını hatırlamaya çalıştı. Oturma düzenini hatırında canlandırıp karşısındaki görüntüyle karşılaştırdı. Karahanların yeri şimdilik boştu, Ahsen biliyordu ki yakında orayı doldururlardı. Ama şimdi gerek kalmamıştı. Ahsen seve seve ailesini temsilen orada otururdu. Yavaşça daha önce babasının, babasından sonra ağabeyinin şimdi de kendinin oturacağı yere doğru ilerledi. Ağalar anın şokuyla henüz tek kelime etmemişlerdi. Yerine oturduğunda Aybar Çiyeşan ancak kendine gelip konuşabilmişti, daha doğrusu kükremişti.
''Bu ne hadsizliktir kadın?''
Ahsen başındaki hafif kaymış şalı düzelttikten sonra Aybar Ağa'nın gözlerine bakıp konuştu.
''Bir hoş geldin deseydin önce Aybar Ağa.''
Ağalar şaşkınlıktan dillerini yutacaklardı neredeyse. Bu kızın aklıyla zoru mu vardı da Antep'in dokuz aşiretinin de tek ağası Aybar Ağayla böyle konuşabiliyordu? Kendi aralarında tasvip etmedikleri bu davranışları kınıyor, bu korkusuz kızın kim olduğunu merak ediyorlardı. Elbetteki kızın kim olduğunu bilenler vardı. Babaannesinin kardeşi Berdan Ağa, Leyla'nın babası Azer Ağa ve tabiî ki Yavuz Miroğlu. Ahseni tanıyan bu üç kişi şimdilik olaya müdahil olmuyor, sadece bekliyordu.
''Sen kim oluyorsun da sana hoş geldin diyeceğim? Dokuz aşiretin toplantısını böldüğünün farkında mısın? Derhal çık buradan edepsizliğin lüzumu yok.'' Elindeki bastonun tere vurup kapıyı gösterdi Aybar Çiyeşan Ahsen'e. Sinirlendiği açıkça görülüyordu. Kadınların ayakaltında gezmesinden hiç hoşlanmazdı Aybar Ağa. Ve bu edepsiz kızın yaptığı tam olarak da buydu.
''Ahsen Karahan. Murat Karahan'ın kızı Ateş Karahan'ın kardeşi. Şimdi tanıştık sanırım.''
''Karahan olmuş olman toplantıyı bölebileceğin anlamına gelmez. Derhal terk et burayı. Toplantıdan sonra cezan kesilecek.''
Berdan Cihan, Çiyeşan'ın son cümlesinden sonra gerildiğini hissetti. Ailesinden kimse zarar görsün istemezdi. Rahşan'ın bütün bunlardan haberi olup olmadığını merak etti. Kendisinin gelmemiş olması bile büyük mucizeydi. Çünkü kız kardeşi de tıpkı şuan Çiyeşan'a meydan okuyan kız gibi inatçıydı. Araya girmesi gerektiğinin farkındaydı fakat bir türlü doğru zamanı yakalayıp girememişti.
''İşte tam da bu yüzden buradayım ya ben. Aybar Çiyeşan, bir Karahan'ın katılmadığı toplantıyı nasıl başlatabilirsin?''
''Ağabeyinin şuan toprağın altında olduğu gerçeği unutuyorsun sanırım. Yoksa sakladığınız bir Karahan daha mı var?'' Aybar Ağa konuşurken kıza bakmıyordu. Onu muhatap almadığını böyle belli ediyordu. O hiçbir kadınla konuşurken yüzlerine bakmazdı. Kendi karısı, kızları da dâhil. Kaç çocuğu olduğu sorulduğunda kızlarını hesaba katmazdı. Ona göre kadınların bu dünya da yeri yoktu. Çocuk doğurmak ve ev işleriyle ilgilenmek tek görevleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
General FictionKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...