Söz verdiğim üzere bölümü paylaşıyorum fakat 'hemencecik bitti ya bu' diyenleriniz olacaktır :) Ki bölümün yeterince uzun olduğunu düşünüyorum :D Amma velakin okuyucularımın halinden de anlıyorum. O sebeple bölümü part part paylaşmayı düşündüm. Bu birinci part olacak. Diğer partı da bitirir bitirir bitirmez hemen paylaşacağım. Sizi bir hafta bekletmeye niyetim yok :DBölüm benim söyleyebileceğim bir şey yok. Artık söz sizde :D Yorumlarınızla söz alma vakti :)
İyi Okumalar....
***
Seviyorum seni, ekmeği tuza banıp yer gibi geceleyin ateşler içinde uyanarak, ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi.
***
Ahsen sabah hastane odasında uyandığında yanındaki berjerde iki büklüm uyuyan adamı gördü. Yavuz dün hastaneye geldiğinde önce Ahsen uğramış sonrasında Berfin'in yanına gitmişti. Bütün gece genç kızın yanında Emirhan kalmıştı. Ahsen uyuyuncaya kadar da Yavuz'u görmemişti.
Adamı uyandırmamak için yavaş ve sessiz adımlarla lavaboya gitmeye çalışıyordu Ahsen. Tek ayağıyla sessiz olması pek mümkün olmuyordu tabii. Seke seke birkaç adım atmıştı ki arkasından beline sarılan kollarla ağzından kaçan çığlığa engel olamamıştı.
''Tek başına oraya kadar nasıl gidecektin anlatır mısın? Yardım isteyebilirdin.'' Yavuz kızı lavabonun önüne getirip durdurdu.
''Uyuyorsun diye şey yapmamıştım.''
''Uyumuyordum. Uyuyor olsam bile sorun olmazdı. Ayağına zarar verebilirdin ne kadar düşüncesiz davranıyorsun!''
Ahsen cevap vermeden lavaboya hareketlenince Yavuz genç kızı tekrar durdurdu. ''Halledebilir misin?''
''İçeriye de mi geleceksin? Yok artık!'' Kapıyı adamın yüzüne kapattı Ahsen. Yavuz kapının önünde bir santim bile kımıldamadı. Karısı çıktığında tekrar koluna girip yatağına götürecekti.
Ahsen lavaboda işini halledip çıktığında kapı önündeki Yavuz'la burun buruna gelmişti. Adamı bıraktığı yerde bulmayı beklemiyordu. Genç adamsa çoktan koluna girip yatağına doğru yol aldırmıştı bile.
''Doktorla konuştum birazdan muayene edecek. Sonrasında çıkabilirmişiz. Berfin'i de çıkarıyoruz.''
''Ali? Onun durumu ne?'' Ahsen Yatağına oturup sağlam bacağını uzattı. Yavuz genç kızın alçıdaki ayağını koyduğu küçük yastıkları düzeltiyordu.
''Sanırım o bir süre daha burada kalacak. Ciddi kırıkları varmış.'' Yavuz, Ali ile ilgilenmiyormuş gibi görünse de sağlık durumunu yakından takip ediyordu. Dün alınan karara göre Berfin ve Ali yalandan evlenecekti. Ali'nin bir süre daha hastaneden çıkamayacak oluşu herkesin işine gelmişti. Evlilik bir süre ertelenecekti. Yavuz bu süre içinde Çiyeşan mevzusunu tamamen kapatmış olmayı diliyordu. Yalandan da olsa Berfin'in böyle bir evliliğe maruz kalmasından hoşlanmıyordu.
Geceyi kız kardeşinin odasında geçiren genç adam Berfin ile biraz konuşma fırsatı bulmuştu. Genç kızı biraz da olsa kendine gelmiş görmek Yavuz'un şuan için tek umuduydu. Kısa zamanda eski haline dönmesi için elinden geleni yapacaktı fakat bu süreçte en büyük çaba yine Berfin'e düşüyordu.
Kısaca planı anlattığı kardeşi olumlu ya da olumsuz bir tepki vermemişti. Yavuz'un aklını bulandıran şey de buydu. Berfin evlilik meselesini oldukça soğukkanlılıkla karşılamıştı. Bunda Çiyeşan'ın herkesin önünde ettiği tehdidin payının büyük olduğunu düşünüyordu genç adam. En büyük korkusuysa Berfin'in vazgeçmiş olabileceğiydi. Bu felaket senaryolarından biri olurdu. Şimdilik biraz rahat bırakılmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyordu Yavuz. Zaten psikolojik desteği bile başlatmıştı. Bundan sonra hastaneye sıkça gelip gideceklerdi. Berfin'in düzelmesi için ne gerekiyorsa yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
General FictionKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...