***
Bir susmayı bakışlarda seslendiren,
hüzünlü yangınsal aşka döndüren nedir?
***
Yavuz masadan kalkıp çalışma odasına gitti. Kadınlar da masayı toplamaya koyuldular. Ahsen son tabakları da mutfağa götürdüğünde Melek mutfakta tek başınaydı. İki ayağı bir pabuca girmiş gibiydi.
''Masayı hallettim Melek. Başka bir şey var mı?'' Görünürde yapacak bir şey yoktu fakat yine de sorsa iyi olurdu.
''Ay yenge iyi ki geldin. Arslan'ın yemeğini hazırlıyordum ağabeyim de kahve istedi. Berfin ortalarda yok seslendim ama duymadı herhalde. Gülsüm ablaları da annem çağırdı. Tek başıma kaldım. Ben kahveleri yapsam sen de Arslan'a yemeğini götürsen olur mu?''
''Yok, olmaz. Ben kahveleri yapayım sen Arslan'a yemeğini götür.'' Ahsen hala çekiniyordu Arslan'dan. Melek bunu tamamen unutmuştu. Yoksa istemezdi böyle bir şey.
''Tamam yenge. Olur.'' Üstelemedi genç kız. Zamanla her şey yoluna girecekti inanıyordu.
Ahsen kahveyi yapıp çalışma odasının önüne geldi. Tek eliyle tepsiyi tutarken kapıyı açması epey zor olmuştu. Kahve dökülmesin diye atik davranıp kapıyı açıverdi. Yavuz masasının başındaydı. Karşısında da Berfin oturuyordu. Ahsen'in içeri girmesiyle Yavuz masanın üzerindeki bir şeyi hemen çekmecesine koymuştu. Genç kızın anlam veremediği bir şey vardı.
''Şey kahveyi getirmiştim ben.''
''Ay! Yenge. Ödümü patlattın vallahi. Ablam sandım.''
Ahsen kahveyi Yavuz'un önüne koyarken genç adamın yüzüne bakmamaya çalışıyordu. Suyu ve lokumu da bırakıp çıkmak için hareketlendi.
''Sen de ister misin Berfin kahve yapayım mı sana da?''
''Yok, yengeciğim sağ ol ben yaparım. Şey ağabey yengeme de anlatalım mı?''
Yavuz kız kardeşine sen bilirsin der gibi baktı. Berfin'in amacı aslında ikisinin vakit geçirmesini sağlamaktı. Odalarında birbirlerinin yüzlerine bakmadıklarına adı gibi emindi.
''Otursana yenge. Bak dinle anlatacaklarımızı.'' Ahsen göz ucuyla Yavuz'a baktı. Genç adam karısına eliyle oturmasını işaret etmişti. Aslında oturmak istemiyordu ama olayı da merak etmiyor değildi.
''Ağabeyim ablama bir sürpriz hazırlıyor. Biliyorsun ablam okul öncesi mezunu. Ataması olmadığı için çalışmıyor. Özel okullarda çalışmak istemedi. Ağabeyimde ataması olursa başka yerlere gitmesin diye ona burada bir okul açmayı düşündü. Bağışlar ve yardımlarla eğitim verecek bir özel okul yaptırdı. Özel dediysem diğerleri gibi değil. Yoksul ve okula gidemeyen miniklerin okuyacağı bir okul olacak. Okulun inşaatı bitti. İçinin tasarımını da tamamladık. Şimdi sadece öğrenciler ve öğretmenler eksik. Bir görsen okulu bayılırsın. Mimarisi de çok güzel oldu. Keşke seni daha önce tanısaydık da sen yapsaydın. Ama görünce sen de beğeneceksin. Ağabey gidebilir miyiz görmeye?'' Berfin yine hız sınırlarını zorlayarak bir çırpıda anlatmıştı bütün olan biteni.
''Şimdi mi? Bu saatte?'' Yavuz bir yudum aldığı fincanı tabağına bıraktı.
''Ya ne var saatte? Okul bizim değil mi? İstediğimiz saatte gideriz. Hem gündüz nasıl çıkacağız ki? Ablam şüphelenir, yengemle birlikte çıkınca. Şimdi kimseye görünmeden gideriz. Ağabey lütfen çok göstermek istiyorum. Lütfen. Lütfen.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
General FictionKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...