Bölümü paylaşırken düzeltme yapamadım. Yazım hataları varsa affınıza sığınıyorum.Keyifli okumalar...
***
Yanımda yoksun canımda yok
Ne çok özledim bilsen ne çok
Sen yoksun faydası yok
Ah ben yokum... Ah ben yok...
***
Melek okulun bitiş ziliyle beraber toparlanıp bahçeden kendisini bekleyen Arslan'ın yanına gitti. Arslan her gün olduğu gibi okul çıkışında halasını bahçede bekliyor birlikte eve dönüyorlardı.
'' Bugün okul nasıldı birtanem?'' Halasının elini tutup bahçeden çıkmak için yürümeye başladıklarında Arslan okulda yaptıklarını anlatmaya başlamıştı.
''Çok güzeldi. Yine bir sürü resim yaptım. Arkadaşlarımla oynadım. Biliyor musun hala, yakında bir oyun oynayacakmışız. Öğretmenim tiyatro dedi. Hani şu Berfin halamın televizyonda izlediği diziler gibiymiş ama biraz da farklıymış.'' Melek okul bünyesindeki etkinliği biliyordu. Zaten kendisi planlamıştı. Arslan'ın tiyatroyu tanımlamasına gülerken bahçe kapısında Emirhan'ı görünce şaşırmıştı. Anlamlandıramayan gözlerle adama yaklaşırken Emirhan'ın sıkıntılı hali gözünden kaçmamıştı.
''Emirhan? Hayırdır? Ne işin var senin burada?''
''Aa, merhaba Melek, ne haber ufaklık?'' Emirhan ikiliyi fark ettiğinde henüz kendini hazırlayamamıştı. Melek'e olanları nasıl anlatacağını düşünüp duruyordu genç adam. En sonunda Arslan'ın yanında bir şey belli etmemeye karar vermişti. Zaten kendisine söylenen Arslan'ı Leyla'ya bırakıp Melek'i konağa götürmekti.
''İyiyim.'' Arslan utangaç tavrıyla halasının bacaklarının arkasından cevap verdiğinde Melek hala adamın neden burada olduğunu anlamamıştı.
''Merhaba. Hayırdır, sen ne arıyorsun burada?'' Melek sorusunu bu kez farklı bir şekilde yönelttiğinde adamdan bir cevap bekliyordu.
''Sizi almaya geldim.'' Emirhan hala ne cevap vereceğine karar verememişken kızı geçiştiriyordu. Arslan yanlarındayken bir şey söyleyemezdi. Ki zaten genç adam sevdiğine böyle bir haberi nasıl vereceğini düşünüp duruyordu.
''Hadi ne duruyorsunuz atlayın bakalım.'' Emir, arabasının yanına gidip ikilinin gelmesini bekledi. Melek iyice meraklanmıştı. Adam cidden tuhaf davranıyordu. Arslan'ı arka koltuğa bindirip kendide ön koltuğa oturdu. Birazdan anlardı adamın karın ağrısını.
Emirhan yol boyunca sessizliğini korumuş, Karahan Konağı'nın önünde arabayı durdurmuştu. Melek merakla etrafına bakınmış neden burada olduklarını anlamaya çalışmıştı.
''Neden buraya geldik? Berfin, Berfin'e mi bir şey oldu yine? '' Emirhan kızın telaşlı halini görünce içinin cız ettiğini hissetti. Sevdiği kadın kız kardeşine bir şey oldu diye telaşlanıyordu, ağabeyinin başına geleni duysa ne yapardı kim bilir?
''Sakin ol. Berfin iyi. Arslan'ı bırakacağız. Arslan duyduğuma göre Murat'ı ve Leyla'yı çok özlemiş onları görmeye getirdim.'' Genç adam dikiz aynasından küçük çocuğa bakıp onay bekledi. Arslan gözleri parlayarak cevap verdiğinde çocuğun ne kadar mutlu olduğunu fark etti. Babasını öğrendiğinde nasıl bir psikolojiye gireceği muammaydı. Bunu ona kimin söyleyeceğini merak ediyordu genç adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
General FictionKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...