Bölüm 57 Part 2 : 'Suçum neydi benim anne?'

49.4K 2.3K 64
                                    







Part 2'yi de paylaşıyorum kısa mısa demeyin artık :D vallahi çok uzun iki bin küsür kelimelik bölüm yani :) Buna da kısa derseniz kendimi keseceğim canımmm :D

Yorumlarda bir azalma var ve bu da beni üzüyor :( ben sadece görüşlerinizi öğrenmek istiyorum. Lütfen yorum yapıp görüşlerinizi benimle paylaşın :) Umarım bölüm istediğiniz gibi olmuştur :)

Ne zaman final olacağını soranlar olmuş. Bu kadar çabuk mu sıkıldınız yahu benden, Yavuz'dan Ahsen'den ? :D Şaka bir yana final için kesin bir tarih kestiremiyorum çünkü aklımda daha çok olay var :D Yani karakterlere onları yaşatmadan final yapmayı aklımın ucundan bile geçirmiyorum :) O sebeple final daha bize biraz uzak gibi :)

Ya bir de ben bu yazar notu kısmında bölümle ilgili şeylerden bahsetmeyi hiç beceremiyorum galiba :) Siz daha okumadan ağzımdan bir şey kaçacak diye ödüm kopuyor :D Bölümde ne olmuş ne bitmiş, ne olaca ne bitecek hiç konuşasım gelmiyor :) O kısmı size bırakıyorum artık :D

Son olarak da her zaman ki gibi sizden oy ve yorumlarınızı esirgememenizi istiyorum :D Şimdiden bütün okuyucularıma teşekkürler :) İyi okumalar efendim...


***





Genç adam karşısındaki manzaranın büyüsüne kapılmış birbirine kenetli anne-oğlu izliyordu. Aklından milyonlarca düşünce geçmiş hepsini yine seyrine daldığı bu manzaraya bağlamıştı. Arslan'ın karısının boynundaki yerini bırakıp kucağına uzanmasına kadar olan kısmı hatırlıyordu fakat sonrası yoktu. Karısı ve oğlunun tatlı sohbetinin başını kaçırmıştı Yavuz Miroğlu. İkilinin sohbetine kendini vermeye çalışıyordu şimdi. Fakat ne mümkündü. Ahsen'in Arslan'ın saçlarını okşayan elleri hipnotize etmişti genç adamı. Hayalindeki bu manzaranın bir gün gerçekleşeceğine inancı vardı evet ama bu kadar çabuk olacağını tahmin etmemişti. Karısının kucağında tüm masumluğuyla bıcır bıcır konuşan oğluna baktı. Uzun zaman sonra onu bu kadar rahat ve huzurlu görmemişti. Kendini konuya verip ikiliyi dinlemeye başladı.

''Çok acıdı mı?'' Arslan, başını koyduğu genç kızın göğsünden kaldırdı. Dün konakta olanlardan sonra Berin halasının ve Ahsen'in zorla götürüldüğüne şahit olmuştu. Çok fazla korkan küçük çocuğu sakinleştirmek uzun zaman almıştı. Daha yeni bulduğu annesini kaybetme düşüncesi Arslan'ın en büyük korkusu olmuştu.

''Hayır, bebeğim. Çok acımadı. Endişelenmene gerek yok.'' Ahsen artık hiç hissetmeyeceği derecede olan bileğinin acısını Arslan konuştukça unutuyordu. Arslan'ın ağzından çıkan her bir laf ilaç gibiydi sanki.

''Berfin halamla seni öyle götürdüklerinde ben çok korktum.'' Arslan ellerini Ahsen'in beline sarıp başını tekrar kaldırdığı göğse koydu.

''Korkma bir tanem. Bir şey olmadı. Baban bizi kurtardı bak.'' Göz ucuyla Yavuz'a bakıp önüne döndü Ahsen. Yalan değildi. Yavuz evliliği kabul etmeseydi neler olurdu kim bilir.

''Kahraman babam seni de kurtardı değil mi? O çok güçlü. Bir keresinde kocaman bir taşı kaldırdığını görmüştüm tarladayken.'' Ahsen miniğinin babasını anlatışına sevgiyle gülümsedi. Yavuz'un gücüne diyebileceği bir şey yoktu. Güçlüydü adam hiç tahmin edemeyeceği kadar hem de.

Yavuz cebinde titreyen telefonuyla kendine geldi. Bu hoş sohbeti bitirmek istemezdi ama Rahşan Hanım hastanede göremediği torununu görmek için Miroğlu Konağına kadar gelmişti. Misafiri bekletmek hoş olmazdı.

''Küçük adam, Rahşan Hanım anneyi görmeye gelmiş. Daha fazla bekletmesek iyi olur. Hem anne daha fazla yorulsun istemezsin değil mi?''  Arslan Ahsen'in göğsünden kalktı.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin