ALINTI zamanı...***
''Sakin ol Yavuz sağlıklı düşünemiyorsun!''
''Sakin mi olayım? Sen karımın ve çocuğumun çığlıklarını bağırışlarını duymadın Ateş Karahan!''
''Anlıyorum ama fevri hareket ediyorsun. Bulacağım kardeşimi merak etme. Arslan da iyi güvende.''
''Sana söylemiştim! Önlem al demiştim! ''
''Dediğin her şeyi yaptım ben! Adamları etkisiz hale getirmişler, arkadan sizin balkona tırmanmışlar. Kendine gel Yavuz!''
''Kendimdeyim ben!''
''Değilsin! Öfken kör etmiş gözünü.''
''Kör olan sizsiniz! Hepsini mahvedeceğim! Diri diri toprağın altına gömüp, yalvarışlarını dinleyeceğim!''
Ateş bezgince nefesini verdi. Telefonun ucundaki adamın çoktan yola çıktığını biliyordu. Öfkesinden kaza yapmasından korkuyordu.
''Geliyorsun yani?''
''Geliyorum. Öyle bir geliyorum ki...''
''Düşünmeden hareket ediyorsun. Planı berbat edeceksin!''
''Umurumda değil! O adama hesabını soracağım. Öğlen olmadan gelmiş olurum. Bakmadığınız delik kalmasın!''
''Geldiğinde ne yapacaksın!'' Adamın o kadar kısa sürede Antep'e gelmiş olması imkânsızdı fakat biliyordu ki Yavuz bu sinirle on iki saatlik yolu altı saatle gelirdi.
''Bulamamış olursanız Ahsen'i bulacağım sonra da Antep'i cehenneme çevireceğim!''
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
General FictionKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...