ALINTI zamanı...***
''Anne?'' Arslan kendine koşup sarıldığında, şekerparesinin boyuna gelmek için dizleri üzerine çöktü Ahsen. Miniğine sarılıp kokusunu içine çekti. Hıçkırıklarını tutamayıp, kaçırdığında Arslan kendisinden ayrıldı.
''Anne neden bu kadar çok insan var? Babam nerede?'' Arslan annesinin gözyaşları içinde kendisini izlediğini görünce meraklanmıştı. ''Anne sen de ağlıyorsun... Neden ağlıyorsun?'' Arslan küçük elleriyle annesinin yüzündeki yaşları silerken etrafına bakındı. '' Baba? Babaaa?''
Miniği etrafta göremediği babasının ararken Ahsen şiddetlenen gözyaşlarını durduramıyordu. Arslan hala olanlara anlam veremediğinde küçük çocuğunda gözlerinin dolduğunu gördü genç kadın. Ateş, Arslan'ın babasına seslenişini işittiğinde içinden Yavuz'a söyleniyordu. 'Ah Yavuz, ah!'. Bu yaptıklarını ağzıyla kuş tutsa affettiremezdi genç adam. Buna alet olduğu için kendisi de suçluydu Ateş'in. İzlemeye daha fazla katlanamayacağını düşündüğü sahneyi küfrede ederek terk etti.
Ahsen Arslan'ın ellerini öpüp tekrar yüzüne baktı. Söylemesi gerekiyordu artık. Daha fazla erteleyip işleri zorlaştıramazdı.
''Ba-ban... Baban artık bizimle değil.'' Zar zor kurduğu cümleyi Arslan'ın anlayabildiğini düşünmüyordu. Öyle ki miniği gözyaşlarını silip gülümsedi.
''İşe mi gitti yine. Neden haber vermedi ki?'' Arslan Yavuz'un iş seyahatine gittiğini zannetmişti. Küçük aklı henüz ölmüş olabileceğini düşünmüyordu.
''Hayır bebeğim. Baban bir daha hiç gelmemek üzere gitti.'' Ahsen sonunda söylediğinde Arslan'ın yüzündeki duygu değişimini görüp yüzünü çocuğun ellerine dayadı.
''Git-ti mi?'' Arslan'ın sorusuna başını kaldırıp gözlerini yumdu. Arslan ağlamaya başlayınca Ahsen miniğine sarıldı. Kucağına aldığı şekerparesiyle birlikte artık Yavuz'suz yaşayacağı odasına giderken bunu nasıl başaracağını düşünüyordu.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
General FictionKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...