Bölüm 43: 'Öyle bir şey yapacağız ki duyan küçük dilini yutacak'

45.6K 2.2K 95
                                    









***


Değişir rüzgarın yönü, solar ansızın yapraklar; şaşırır yolunu denizde gemi, boşuna bir liman arar.


***











Odadan içeri giren adamını görünce bastonunu eline aldı Aybar Çiyeşan. Günlerdir sıkıntılıydı. Ateş'in yaşadığını öğrendikten sonra yeniden planlar yapması gerektiği açıktı. Fakat hangi ata oynayacağına karar verememişti. Ateş'in karısının doğum yapması karşıdan gelecek hamleleri geciktirmişti. Aybar Ağa bu sefer karşı hamleyi görmeden hamle yapmayacaktı. Ateş'in kendisine zarar vereceğine emindi ondan önce davranıp bir şeyler yapmalıydı. Fakat Yavuz'un ne tarafta duracağını kestiremiyordu. Kendisinden hoşlandığını söyleyemezdi. Bu güne kadar yaptıklarıyla aslında kimin tarafında durduğunu da belli etmişti ama Ateş'in Yavuz'u yanında tutacağını düşünmüyordu. Ateş kız kardeşi gibi değildi. Çok daha beterdi. Ve şuan en tehlikelileri Ateş Karahan'dı.

Ağaların Ateş'e yaptıklarını öğrenmeleri de an meselesi sayılırdı. Ateş elbet teki bunu saklayacak değildi. Aybar Ağa'nın bütün bunları engelleyecek bir şey yapması gerekiyordu. Tamamen engelleyemese bile dikkatleri dağıtsa yeterdi.

''Ağam?''

''Söyle!'' Odaya giren adam el pençe divan önünde duruyordu. Aybar Çiyeşan'ın hayatında bu zamana kadar herkes karşısında el pençe divan durmuştu. Bu bundan böyle de olmaya devam edecekti. Önüne kim çıkarsa harcardı. Sarsılabilirdi ama asla devrilmeyecekti.

''Ağam hepsini izletiyoruz ama şuana kadar bir şey olmadı. Ateş Karahan çocuk telaşında, Yavuz Miroğlu da kara kara karısını eve döndürmenin derdinde diyorlar. Yani bizimle uğraşan kimse yok.''

''Sus! Hadsiz! Ne diyorsun sen? Kimse benimle uğraşmaya cüret edemez zaten. Herkesin işi başından aşkınsa biz de o işlere biraz daha çamur atarız o zaman.'' Aklına gelen sinsi planıyla bir kez daha mutlu olmuştu Aybar Çiyeşan. Bu sefer ki yapacakları baya ağır olacaktı. Ama sonucu için değerdi. İnsanların kendisiyle uğraşmamaları gerektiğini öğrenmesi gerekiyordu.

''Ne yapacağız ağam?''

''Öyle bir şey yapacağız ki duyan küçük dilini yutacak. Tabii gerçeği kimse bilmeyecek. Sen iki güvenilir adam bul. Buralardan olmasın. Yabancı olsun.''

''Peki ağam. Adamları ne için kullanacağız?''

''Adam kaçıracağız İbrahim adam.'' Bütün planı kafasında oturtmuştu Aybar Ağa. Yine can yakacaktı o kesindi. Bir de üstüne iki masum insanın başını da yakacaktı. Fakat Aybar Ağa'ydı bu. Kimseyi umursamazdı. Yavuz Ağa'nın canı fena yanacaktı bu sefer. Odağında o olmasa da önceki yaptıklarını toplu ödeyecekti Yavuz Miroğlu. Ateş'in de başı yanacaktı biraz. Onun canının yanması da yakındı.


***


Berfin, Karahan Konağı'ndan içeri girerken tedirgindi. Arslan'ın ısrarları olmasa adım dahi atmazdı bu konaktan. Yengesini özlemişti evet, Leyla'yı ve Murat'ı da görmek istiyordu ama o pisliğin bir yerlerden çıkıp kendisini sinir etmesini kaldıramıyordu. Ne olurdu Melek getirseydi Arslan'ı buraya? Ama ne demişti ablası 'önemli bir işim var Berfin, sen götür'. Ama görürdü o. Melek'in de işi düşerdi nasılsa Berfin'e.

Yavaş ve ürkek adımlarla avluda ilerlerken Arslan'ın yukarıda Ahsen'i görmesiyle elini bırakıp ona koşması bir olmuştu. Berfin aşağı avluda yalnız başına kalmıştı. Acele edip o gereksize yakalanmadan yengesinin yanına gitmeliydi. Aksi takdirde elinden bir kaza çıkacaktı.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin