Bölüm 37: 'Ateş'in namlusunun ucundaki bir hiçsin'

45.7K 2.4K 54
                                    







***


Aşk sana sarılmaktır, sarılıp bir daha bırakmamaktır, sana sarıldığımda dünyayı unutmaktır...


***








        Salonda sessizlik hâkimdi. Kimse ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu.  Berdan Cihan'ın yaşadığı şok belki de en farklısıydı. Evladı gibi sevdiği yeğeni yaşıyordu. Ölmemişti. Gidip sarılmamak için kendini zor tutuyordu. Bunca zamandır nerede olduğunu sormak için can atıyordu. Bütün herkese yaşattığı bu acılar için kulağını bile çekmeyi düşünüyordu. Yapardı da, yapacaktı.

        Azer Ağa'nın da durumu farklı değildi. Damadını karşısında görmeyi elbette beklemiyordu. Ama şuan yaşlı adamdan mutlusu da yoktu. Yaşadıkları eğer gerçekten gerçekse kızının acısının dineceği gerçeği mutlu ediyordu Azer Akkan'ı. Neler olduğunu öğrenip suçluysa cezasını da verecekti elbet. Kızının yaşadıklarını göz ardı edemezdi.

        İlk kez katıldığı bu toplantıyı hayatı boyunca asla unutamayacaktı belki de Yiğit Hazar. Can dostunu kaybettiğini sanarken şuan karşısında duruyor oluşuna hala inanabilmiş değildi. Ne için gelmişti ne bulmuştu taze ağa. Ne olursa olsun umurunda değildi. Ateş yaşıyordu ya gerisi teferruattı.

        Yavuz karısının götürülmesinin ardından hala ayakta duruyordu. Ateş tam karşısında dakikalardır kendisini süzüyordu. Yaşadığına inanması oldukça güçtü ama tanıdığı kadarıyla Ateş Karahan için imkânsız diye bir kelime yoktu. Ateş'i yakinen tanımıyordu. Fakat hakkında duydukları tanıması için yeterliydi. Ateş Karahan bu dünyada akıl almayacak işler yapan tek kişi olabilirdi.

     ''Oturmayacak mısın Miroğlu?'' Ateş'in yerine geçip oturmasıyla Yavuz da oturması gerektiğini fark etti. Ateş'in tam karşısında yerini aldığında dakikalardır farkında olmadığı Aybar Ağa dikkatini çekti. Adamın yüzündeki bütün kan çekilmişti. Herkes bir nevi kendine gelebilmişti ama Çiyeşan yaşadığı şoku hala atlatabilmiş değildi. Yavuz Aybar Ağa'nın bu halinden şüphelenmişti. Ateş'in olayında da bir parmağı olabileceğini düşünüyordu genç adam. Gerçekleri öğrendiğinde bunu da öğrenmiş olacaktı. Bunun için Ateş'in konuşması gerekiyordu.

     ''Beni görmeyi beklemiyordunuz biliyorum. Ama işte karşınızdayım. Başıma neler geldiği neler yaşadığım önemli değil. Önemli olan ben burada yokken olanlar. Şimdi bunları konuşacağız.'' Seslice nefes verip gözlerini Yavuz'dan ayırmadan konuştu. ''Çiyeşan, sen nasıl olurda benim kız kardeşimi kan davalı olduğum aileden biriyle evlendirirsin? Bir Karahan bir Miroğlu ile nasıl evlenir?'' Sesini kontrol etmeye çalışır bir hali vardı Ateş'in. Aslında çok kızgın olduğunu hiç tanımayan biri bile iki saniyede anlardı. Bakışlarını Yavuz'dan çekip Çiyeşan'a doğrulttu. Bu ailedeki hiç kimsenin hiç kimseden korkusu yok muydu anlamamıştı Yavuz. Zira Ahsen'in erkek versiyonu kesinlikle Ateş'ti.

     ''Her şey töreye uygun olmuştur Ateş Ağa.'' Çiyeşan kendini toparlayıp konuşabildiğinde Ateş yumruk yaptığı ellerini sıkıyordu. Aybar Ağa hala inanamıyordu. Serhat, Ateş'i öldürmeye çalışmadan bir gün önce yanına gelmiş intikam almak istediğini söylemişti. Babasının intikamını almadan rahat durmayacak olan Serhat'ı durdurmamıştı Aybar Çiyeşan. Ateş'e bir zarar gelmesi de her türlü işine gelirdi. Karahan topraklarının sahibi bile olabilirdi. Olası bir kan davası başlasa bile Karahanlarda alacak can kalmadığından çok fazla sorun olacağını düşünmemişti. Ahsen Karahan gerçeğini atlamıştı tabii o vakit.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin