Bölüm 41: 'Ahsen'den, Emirhan'dan farkın yok gözümde, kardeşimsin benim'

47.6K 2.4K 26
                                    




        Kırkbir kere maşallahlık bir bölüm olsun inşallahhh :) Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım :)

Yazar Notu: Bölümleri ikinci kez gözden geçirmeden atıyorum. Yazım hataları varsa mazur görmenizi rica ediyorum :) En kısa zamanda bütün bölümleri gözden geçirip bütün hataları gidereceğim :) İyi okumalar :

***


Deniz derindir durulmaz,

kardeşilk ebedidir unutulmaz.


***


                        





        Leyla hastaneden çıkarılıp eve getirildiğinden beri konak bir an olsun boş kalmamıştı. Hayırlı olsuna gelenler, bebek için verilen yemek derken bir türlü rahat bırakmamışlardı genç anne ve babayı. Leyla henüz Ateş'e olanların hesabını bile soramamıştı. Gündüzleri yalnız kalamıyorlardı. Gece ise Minik bebeği rahat bırakmıyordu konuşmaya fırsat bulamıyorlardı. Murat'ın uyuduğu zamanlarda da –ki bu zamanlar o kadar azdı ki- yorgunluktan uyuya kalıyorlardı. Az kalmıştı biraz daha sabredeceklerdi. İlk hafta böyle olması normaldi. İlk hafta atlatılınca konak boşalacaktı eminlerdi.

        Ateş odada uyuyan karısı ve bebeğini yalnız bırakıp avluya bakan geniş balkona geçti. Bir sigara yakıp günün yorgunluğunu atmaya çalıştı. Bebeği doğduğundan beri adam akıllı sigara içememişti. Leyla içmesine izin vermiyordu. Murat'a zararlı olan hiçbir şeyi yapmasına izin vermiyordu evhamlı karısı. Kendi çocuğunu kucaklamadan önce baştan aşağıya dezenfekte olması gerekiyordu her seferinde. Leyla'ya göre Ateş dışarıdaki bütün pisliğin potansiyel taşıyıcısıydı. Şimdilik ses çıkarmıyordu ama Ateş Karahan'ın da bir sınırı vardı. Yakındı buna bir son verirdi. Tamam, o da çocuğunu düşünüyordu, ona zarar verecek bir şeyi yapmayı bırak konağın on kilometre etrafından geçirmezdi. Neticede bu çocuğun pisliğe de ihtiyacı vardı.

        Ateş pervazına yaslandığı korkulukların önünde daha sigarasının yarısına gelmemişti ki kız kardeşinin yükselen sesini duyması bir olmuştu. Ne olduğunu anlamamıştı. Ahsen gecenin bu saatinde neden bağırıyordu ki? Sigarayı yere atıp üzerine bastı. Yine bir sigarayı daha adam gibi içememişti. Hızlı adımlarla sesin geldiği yere ilerlerken aklına gelen kötü düşünceleri de atmaya çalışıyordu. 

        Babaannesinin odasına girdiğinde Ahsen ayakta gidip geliyor, Rahşan Hanım yatağında oturuyordu. Ahsen'i babaannesine sesini yükseltecek kadar ne sinirlendirmiş olabilirdi ki bu kadar ateş merak ediyordu. Girdiği odanın kapısını kapatıp ikiliye yaklaştı. Daha yeni uyumuş karısı ve oğlu uyansın istemezdi.

     ''Ne oluyor burada?''

     ''Babaannem anlatsın ağabey ne olduğunu.''

     ''Babaanne?'' Ateş yaşlı kadından cevap alamayınca kız kardeşine döndü. ''Anlatacak mısınız artık! Niye bağrışıyorsunuz?''

     ''Ben anlatayım ağabey. Babaannemin anlatacağı yok nasılsa. Sen Rahşan Hanım'ın kız kardeşi Zişan'ı biliyor musun?'' Babaannesinden hanım diye bahsetmesi iyi değildi Ahsen'in. Çok sinirlendiği belliydi.

     ''Hayır, babaannemin kız kardeşi mi varmış?''

     ''Evet, ağabey varmış. Hem de neredeyse töreye kurban gidecek olan.''

     ''Kızım uzatma da adam akıllı anlat işte.'' Ahsen bütün hikâyeyi olduğu gibi anlatmıştı bütün gerçekliğiyle. Bugün olan biten her şeyi öğrenmişti. Babaannesinin sakladıklarını da bir bir anlattırmıştı. Ali'nin kimliğinde gördüğü isim zaten aklını kurcalıyordu. O yaşlı adamın bugün gelip babaannesini tekrar ziyaret etmesi olayı biraz olsun çözmesine neden olmuştu. Adam gittikten sonra Rahşan Hanım'a bütün gerçeği itiraf ettirmişti. Öğrendikleri akıl alır şeyler değildi ve babaannesinin bunca yıl bunu saklamış olmasını kaldıramamıştı. Ali, büyük teyzesinin torunuydu ve bunu yeni öğreniyordu. Bunca yıl her şeyden habersiz yanlarında yaşamıştı Ali. Gerçeği bir bilseydi kim bilir neler olurdu?

AH SENDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin