∞***
Ayağım taşa takılsa bile düşmeme izin vermeyecek bir kardeş durur yanımda...
***
Aybar Çiyeşan'dan toplantının günü için haber geldiğinde, ağabeyinin mezarını ziyaretten dönmüştü Ahsen. Ali toplantının yarın yapılacağını söylüyordu. Aybar Ağa'nın acele edeceğini biliyordu ama bu kadar erken bir toplantı tarihi beklemiyordu. İyi ki ağaları ziyareti dün halletmişti. İşi yine Allah'a kalmıştı ama olsundu mucizelere inanırdı Ahsen.
Odasından çıkıp Leyla'nın yanına gideceği sırada avludan yabancı sesler gelmesiyle avluya bakan geniş balkona yöneldi. Babaannesi, kardeşi Berdan Cihan ve ailesini kabul ediyordu. Misafir geleceğinden haberi yoktu. Cihan ailesinin hepsi burada değildi. Emirhan'ın amcaları yoktu. Sadece Kemal cihan ve ailesi vardı. Üzerinde durmadı Ahsen. Muhtemelen yarın ki toplantı öncesi son vazgeçirme çabalarına girecekti dayısı. Gerçekten bütün bunları kaldırabilecek durumda değildi ama el mahkûm çıkacaktı bir kere karşısına. Büyüklerine saygı asla atlayabileceği bir şey değildi.
Leyla'nın odasına girip, ona misafirleri haber verdi. Bütün akşam vaktini yengesiyle geçirmeyi planlarken bu misafir olayı canını sıkmıştı. Yengesi yeni yeni kendine gelmeye başlamıştı. Yaşadığı depresyon halleri bir bir azalıyordu. Üç öğün olmasa da onu ayakta tutabilecek kadar yemek yiyor, artık odasından daha çok çıkıyordu. Rahşan Hanım ve Ahsen bu duruma çok seviniyorlardı. Daha iyi olması için dualarını eksik etmiyorlardı.
Leyla'nın odasından çıkıp salona girdiğinde misafirlere tek tek hoş geldiniz deyip büyüklerin ellerini öptü. Yerine oturacağı sırada kapıda Leyla göründü. Geleceğini tahmin etmiyordu. Ama gelmesine öyle sevinmişti ki Ahsen bu kadar insan olmasa gider kocaman sarılır sulu sulu öperdi yengesini. Fakat sadece gülümseyerek oturmuştu.
Leyla da durumu el verdiğince –karnı günden güne büyüyordu- büyüklerin ellerini öpüp boş bulduğu bir yere oturdu. Neriman yengenin nasılsınlı sorularına yanıt verirken babaannesi Ahsen'e işarette bulunmuş, ikramlar için genç kızı mutfağa yollamıştı.
Ahsen mutfakta yapılan kahveleri tek tek misafirlere dağıtırken birazdan olacaklardan bihaberdi.
Tepsi elinde yerine yerleştiğinde dayısı söze girdi.
''Ziyaretimizin sebebi bellidir Rahşan. Allahın emri peygamberin kavliyle kızımız Ahsen'i oğlumuz Emirhan'a istiyoruz.''
Hiçbir açıklama yapmadan direk konuya giren Berdan Cihan odada şok etkisi yaratırken, kahvesini yutacağı sırada duyduklarıyla şoka giren, kahvenin sıcağıyla ağzını yakan ve son olarak öksürük krizine tutulan torununu bile umursamıyordu. Emirhan ciğerleri çıkacakmış gibi öksürmeye devam ederken tek yardımcısı sırtına vuran annesiydi. Biraz olsun kendine gelebilen genç adam dedesine dönüp 'ne bu şimdi' dercesine baktı.
''Dede ne yapıyorsun?''
''Sen karışma.'' Berdan Ağa gözünü kardeşinden ayırmıyor, kendine gelip konuşmasını bekliyordu.
''Ne demek karışma dede? Ne yaptığının ne söylediğinin farkında mısın? Baba?'' Çaresizce babasına bakınca ondanda ''Emirhan karışma.'' yanıtı aldı.
Rahşan Hanım daha söze girmeden Ahsen kendine gelip araya girdi. '' Ne demek oluyor bu Emir?''
''Benim haberim yoktu Ahsen. Şimdi öğrendim. Böyle bir şeyi kabul edebileceğimi nasıl düşünüyorsun?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
Ficção GeralKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...