Bölüm 20: 'Günler Akıp Giderken'

55K 2.4K 33
                                    








***


Bir bakıyorsunuz üç,

bir bakacaksınız hiç..


***



Yavuz çalışma odasında bilgisayar başında maillerini kontrol ediyordu. Günlerdir aklı banka hesabındaydı. İşlerine konsantre olamıyordu. Bütün bunlar aklını öyle meşgul ediyordu ki Melek'in okulu ile ilgili son çalışmalara bile bakamamıştı. Yaklaşık bir aydır hayatı çok hareketliydi. Yorulmuştu genç adam. Yaşadıkları yıpratmıştı. Babası öldüğünden beri bu kadar yorulmamıştı hiç. Her şey üst üste geliyordu. Ahsenle evli olmak, Arslanla ilgilenmek, Melek'e sürpriz hazırlamak, banka hesabının gizini çözmek, Çiyeşan'ı takip ettirmek ve son olarak da İstanbul'da açılacak yeni AVM'nin işleri...

Hangi biriyle uğraşacağını şaşırmıştı Yavuz Miroğlu. Biraz molaya ihtiyacı vardı. Ama hayat ona mola vermek yerine sürekli dert veriyordu. Bütün bunların sonunda nasıl bir halde olacaktı çok merak ediyordu doğrusu.

Evliliği bir ayı doldurmak üzereydi. Aybar Çiyeşan bu konuda kapısını birkaç kez çalmıştı. Gerçekten evli olmadıklarını ima edip durmuştu. Genç adamsa onu ilgilendirmediğinden bahsetmişti. Ama durmuyordu Aybar Ağa. Çarşaf haberini almadan da duracağa benzemiyordu. Aybar Ağanın üstü kapalı tehditlerinden ya da kocalık görevini yerine getirmediği için Antep'in ağzına sakız olmaktan korkmuyordu Yavuz. Genç adam Ahsen'in bütün bunları öğrenmesinden korkuyordu. Ahsen bunları öğrendiğinde kıyamet kopabilirdi. Genç kızı bütün bunlardan uzak tutmak en iyisiydi. Zaten Ahsen de pek dışarıya çıkmıyordu. Babaannesi ve Leyla'yı görmeye arabayla gidiyor şehirde pek dolaşmıyordu. Kimseyle karşılaşmak kimseyle konuşmak istemiyordu. Genç kızın bunu özellikle yaptığını biliyordu Yavuz.

Evlendiklerinden beri Aybar Ağa toplantı yapmamıştı. Bu şimdilik Ahsen'in sessiz kalması için iyiydi. Çünkü Çiyeşan'ın ne yapıp edip kızın damarına basacağını da biliyordu Yavuz. Her ne kadar gerçekten karısı olmasa da kendi soyadını taşıyordu Ahsen. Bu yüzden onu koruması gerekiyordu. Hiç suçu günahı olmayan bir kızı bile bile ateşe atamazdı. Evli olmasalardı da Ahsen'e zarar gelsin istemezdi. Aybar Çiyeşan'ın oyunlarında piyon olmuş insanların daha fazla kullanılmalarına göz yumamazdı.

Arslan ve Ahsen durumunda ise pek bir değişiklik yoktu. Arslan hala Ahsen'in olduğu yerlerde bulunmaktan pek hoşlanmıyordu. Mecbur kaldığındaysa onu görmezden geliyordu. Defalarca konuşmuştu küçüğüyle Yavuz. İkna etmeye çalışmıştı miniğini. Ama Arslan inadından bir adım geri durmuyordu. Hatta Ahsen ile konuşup bir oyun bile oynamışlardı şekerpareye. Şekerparenin yanında gerçekten evli iki çift gibi davranmışlardı bile. Çok zor olmuştu ama ikisi de altından kalkmıştı bu işin. Fakat şekerpare yine inanmamıştı.

Evet şekerpare. Yavuz, Ahsen'in Arslan'a şekerpare dediğini öğrenmişti. Çok hoşuna gitmişti bu hitap. Ahsen'in Arslan'ı koşulsuz sevdiğine emindi. Şu kısa zamanda genç kızın çocukları çok sevdiğini öğrenmişti. Ama Arslan'ı ayrı seviyordu Ahsen. Yavuz bunun sebebinin annelerini aynı şekilde kaybetmiş olmalarına bağlıyordu. Bu yüzden birbirini en iyi anlayabilecek iki insanın iletişim kurmasını istiyordu.

Günler konakta kovalamacayla geçiyordu işte. Ahsen Arslanla bir şeyler paylaşmak için onunla köşe kapmaca oynuyordu resmen. Şekerparesi yüz vermiyordu genç kıza. İlk başlarda ondan uzak durmaya, hiç karşılaşmamaya özen gösteriyordu genç kız. Fakat Yavuz bunu fark ettiğinde biraz sert bir konuşma yapmıştı Ahsen ile. Konuşma sonunda genç kız yeni bir karar vermişti işte. Şekerparesinin kalbini kazanacaktı. Ne yapıp edip onunla arkadaş olacaktı önce. Sonra belki anne-oğul bile olabilirlerdi. Sonrası sonraya kalmıştı. Onu zaman gösterecekti.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin