Bölüm 46: 'Bu adam benim kız kardeşimin canını yaktı, canını!'

45.6K 2.2K 33
                                    







         Oy ve yorum konusunda bir ricam var :) Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın :) Teşekkürler...





                                                                                               ***



Hayallerim var seninle, mutlu yarınlarım var seninle, bir sen var içimde, bir sen varsın kalbimde.


***





        Ahsen Berfin'i biraz olsun sakinleştirdikten sonra yürüyemeyeceğini anlayınca dışarı çıkıp Yavuz'u çağırdı. Odaya girip kız kardeşini öyle gördüğünde Yavuz'un yatışmış sinirleri bir kez daha gün yüzüne çıkmıştı. Bütün sinirini bir kenara atıp kardeşini kucakladı. Berfin'i kucağına aldığında yatağın ortasındaki lekeyi görmesi de bir olmuştu.

        Kana hiçbir zaman inanmamıştı Yavuz. Kanın bu dünyadaki en önemsiz şeyler olduğunu düşünüyordu. Kan bağı, kan cinayetleri bütün bunlar saçmaydı ona göre. Kan bağı olmadan da birlik olunabilirdi, sevebilirdi insan. Bunun yaşayan bir örneği kendisi ve Arslan'dı. Ama bu gördüğü kan belki de Yavuz'a hayatı unutturan, yaşamın değersizliğini sorgulatan cinstendi. Ve Yavuz işte o anda anladı kanın ne derece önemli olduğunu. Başkasından akan kan umurunda değildi. Kardeşinin kanı her şeyden önemliydi. Yavuz Arslan Miroğlu bu kanın hesabını bütün herkesten soracaktı.

        Berfin olayları algılayabilecek durumda değildi. Kucaklandığının bile farkında değildi. Kendisini kucaklayanın göğsüne başını gömdüğünde de bilinci açık değildi. Ağabeyinin kendisini kucakladığını bilse utancından ölürdü herhalde. Bilmeden yaptığı her şey refleksti. Nefes alışı bile...

        Yavuz kız kardeşiyle birlikte eski evden çıktığında arabaların yanındaki iki adam da kendisine döndü. Ahsen Yavuz'un arabasının arkasına geçip Befin'i kucağına almak için hamle yaptı. Ali işte o an genç kızın Yavuz'un göğsünden kaldırdığı yüzünü gördü. Sebepsizce kendinden nefret etti. Kızla yaşadığı onca tartışmadan, kavgadan nefret etti. Haklı olduğunu bildiği durumlardan bile utandı. Bu işin içinden nasıl çıkacaktı hiçbir fikri yoktu ama bu olaydaki suçsuz iki kişiyi aklayacaktı.

        Yavuz Ali'yi görmemeye çalışarak arabanın direksiyonuna geçti. Ateş çoktan kendi arabasını çalıştırmıştı. Ali yanında yerini aldığında Yavuz gazı körüklemişti bile. Ateş de Yavuz'un ardından sürmeye başlamıştı.

        Arabayı konağın önünde durdurup indi Yavuz. Arka koltuktaki kız kardeşini tekrar kucaklayıp adamların konak kapısını açmasını bekledi. Ahsen ardında kendisini takip ediyordu. Arabasının arkasına duran arabayı umursamadan konağa girdi. Evdekilerin hiçbir şeyden haberi yoktu. Bütün bu olanlar sırasında telefonu beklide yüzüncü kez çalmıştı fakat hiçbirini ne cevaplamış nede arayana bakmıştı. Hepsinin evden gelen aramalar olduğuna emindi. Neyi nasıl açıklayacağı konusunda hiçbir fikri yoktu. Babasının emanetine sahip çıkamadığını annesine nasıl söyleyecekti Yavuz bilmiyordu.

        Kucağında kız kardeşiyle avluya giriş yaptığında kimseye görünmeden Berfin'i odasına çıkarmaktı niyeti. Fakat Melek mutfak kapısından çıkarken görmüştü ağabeyi ve kucağındaki kardeşini. Elindeki havluyu fırlatıp koşturmuştu bile.

     ''Ağabey? Ne oldu Berfin'e? İyi mi? Bir şey mi oldu?'' Melek Berfin'i baygın halde görünce ne yapacağını şaşırmıştı. Berfin evden Arslan ile birlikte çıktığından beri haber alamamışlardı. Annesi çok fazla endişelenmiş tansiyonu oldukça yükselmişti. Evde tek başına her şey ile ilgilenmek zorunda kalan Melek bir türlü ağabeyine ulaşamamıştı. Bir şeyle olduğu belliydi. Kız kardeşi ağabeyinin kollarında baygındı. Kötü düşünmek istemiyordu Melek ama olanları öğrenmeden de rahat edemeyecekti.

AH SENDE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin