***
Yüzümde hüzünden gölgeler varsa,
o hüzün yüzündendir olsa olsa.
***
İstanbul'a indiklerinde direk otele geçmişlerdi. Ahsen çok yorgundu. Birkaç saat sonra bağışçılarla buluşacak proje detayları hakkında konuşacaklardı. Akşam da uzun zamandır görüşmediği arkadaşlarıyla planları vardı fakat her an onları ekebilirdi. Yorgunluktan ölüyordu resmen. Ekmek istemesinin bir sebebi de evliliği ile ilgili sorulara maruz kalacak olmasıydı. Ama en önemlisi üzerinde bir halsizlik vardı. Hasta olmanın eşiğinde olabilirdi. Hava değişimi de pek iyi gelmeyecekti anlaşılan. Dün banyoda buz gibi suya da maruz kalınca kesin hasta olacaktı genç kız. Kalkıp hazırlanmalıydı. Yoksa geç kalacaktı.
Yavuz spor kıyafetlerini değiştirmiş her zaman olduğu gibi takım elbisesini giymişti. Şirkete gidip dosyaları inceleyecekti. Yarın gelecek olan misafirlerle anlaşmaya varabilecekleri ihtimaline karşılık -ki genç adam kesinlikle bu anlaşmayı yapacaktı- sözleşme hazırlaması gerekiyordu. Bir de AVM'nin taslak çizimlerini kontrol etmesi lazımdı. Bugün baya yoğundu. Bütün bir öğleden sonrası dopdoluydu genç adamın. Projeye iyi hazırlanmışlardı fakat bu ani ziyarete hazır değillerdi.
''Ben çıkıyorum. Şirkete geçeceğim. Sen ne yapacaksın?'' Yavuz ceketini giyerken yatak odasına doğru seslenmişti.
''Bağışçılarla buluşacağım. Projeyi anlatacağım bir de yapabilirsem yeni yardımseverler bulacağım. Akşam da arkadaşlarımla buluşabilirim ama bundan pek emin değilim.'' Ahsen üzerini değiştirdiği banyodan cevap verdi.
''Bir şey olursa ararsın. Araban ve şoförün kapıda seni bekliyor.''
''Gerek yok. Ben hallederim.''
''Gerek olduğu için söylemedim. İşlerini daha rahat halledersin diye söyledim.'' Ahsen biraz düşündü. Mantıklı olabilirdi. Bütün bir gün taksilerle gezmezdi. Araba ona zaman kazandırabilirdi.
''Tamam, o zaman. Şoföre ihtiyacım yok. Anahtarları lobiye bırakırsın.''
''Tamam, çıkıyorum ben.''
Yavuz lobiye anahtarları bırakıp çıkışa yöneldi. Patronunu gören şoför hemen arabasının kapısını açmıştı.
''Ahsen Hanım şoförsüz gidecek Salih. Sen benle şirkete gel.''
''Peki efendim. Nasıl isterseniz.''
Yavuz şirket temposuna Ahsen de İstanbul temposunda bir gün geçirecekti.
***
Bütün bir öğleden sonra şirkette sözleşme ve diğer evraklarla uğraşmıştı Yavuz. Evrak işlerini oldum olası sevmezdi. Patron olduğu için de her şeyi en ince detayına kadar incelemesi gerekiyordu. Bu en fenasıydı.
Akşama doğru artık daha fazla dayanamamış kalan taslak çizimlerle otele dönmüştü. Çizimleri otelde inceleyecekti. Gün içerisinde Ahsen'den hiç haber almamıştı. Genç kız yoğun bir gün geçirmiş olmalıydı. Hoş boş bir gün geçirse de Yavuz'u arayıp haberdar edecek değildi.
Odanın salon kısmındaki geniş masaya taslaklarla birlikte yayıldı genç adam. Saat sekize geliyordu. Önündeki çizimlerden pek bir şey anladığı yoktu. Çizimleri anlatan slâytları açtı bu sefer. O sırada kapı çalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH SENDE (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralKor olmuş elem dağı bir semer misali sarmıştı bedenlerini... Kalp ağrıtıcı feryatlar dilleri zorluyor, bir türlü dökülmeyen vaveylalar boğaz yakıyordu. Suskunluk en sarsıcı tepkiydi. Ağzı bıçak açmıyor, kederli gözler asla kurumuyordu. Derdi veren R...