2.Sezon 32.Bölüm

2.6K 164 19
                                    


"Bize Sakin Gün Yok"

    Yüsra, cafesine doğru ilerliyordu neşeyle. İçi içine sığmıyor, attığı her adımda Esat'ın yüzü geliyordu gözlerinin önüne ve daha içten bir tebessümle iç çekiyordu. Cafeye iyice yaklaştığında yavaşladı. Bahçesine, duvarlarına ve tabelaya dikkatle bakarken şükredercesine açmıştı kollarını ve yine aynı içten tebessümü ile ayaklarını durduğu yerde yürüyormuşçasına sallarken bu garip halini seyreden Tülay'ı fark etti. Bir an için utanmıştı fakat birbirlerine baktıkları an ikisi de aynı anda gülüştüler.

''Patronumun içine kelebek kaçmış gibi...''

''Çok mutluyum abla ya! İçim içime sığmıyor''

Gülüşmeye devam ederken cafeye geçtiler. Bu sırada Esat'tan aldığı günaydın mesajına sarılmak istercesine kollarını kendisine sardı Yüsra ve ''Benimki yazmış da...'' dedi Tülay'ın şaşkın bakışlarına yanıt olarak.

''Esat oğlum gelmeyecek mi bugün?''

''Oyun Parkı'na geçecekler bugün maalesef ama akşama doğru gelir belki...''

''Börek börek''

''Hı?''

''Börekçi geldi...''

Aşkın en masum ve güzel evresiydi Yüsra'nın yaşadıkları. Ne yönden bakarsa baksın, hayatındaki kişinin Esat olması onu çok huzurlu hissettiriyordu; ruh eşine denk gelmişliğin bir ferahlığıydı bu.

Hâlâ evde olan Asya ve Elif, hocalarının maili gelince isteksizce hareketlendiler. Önemli bir ders için proje hazırlayacaklarından haber veren maili görmezlikten gelemezlerdi.

Atkısını boynuna dolayan Elif, dış kapıyı açtığında Asya'ya seslendi acele etmesi için ve Emre'yi aramak üzere telefonunu eline aldı. Çok geçmeden uykulu bir vaziyette merdivenlerden indi Emre. Epeyce sessizdi. 

Asansör kapısına yakın mesafede duvara yaslandı ve Elif'i izledi. Botlarını ayaklarına geçirdi Elif. Doğrulduğunda ayakta duran fakat kesinlikle gözlerini açmamış olan sevgilisine tebessümle yanaştı ve yanaklarını sıktı,  ''Bu halde bizi nasıl okula bırakacaksın acaba...''

''Gideyim de vereyim arabayı, yoksa şoförünüz olarak devam edeceğim hayatıma'' Emre'nin bu sözleri ile aynı anda 'Aman yesinler!' dercesine buruşturdu yüzünü Elif. Dışarısı çok soğuktu. Sürekli olarak olmasa da sık sık kar yağıyordu. Bu yüzden de Emre'nin arkadaşından ödünç aldığı arabayı görmüştü Elif ve onunla gitmek istemişlerdi okula.

''İşimiz on dakika falan sürecek, sonra bizi cafeye bırakır kurtulursun huysuz bey...''

''He Elif... Kesin öyle olur.''

''Yani alınmak istemiyorum da, sen benimle beraber olmak istemiyor musun?!''

Gözlerini açtı Emre. Donuktu bakışları fakat hisleri hiç de donuk değildi. Tamamen muzip hislerle doluydu ve hala sahte bir donuklukla Elif'e bakarken, ''Yani Allah'tan alınmak istemiyorsun...'' dedi.

''Asya hadi!''

''Hadi Asya hadi, Elif'in alınası geliyor yoksa.''

''Konuşmuyorum seninle bugün.''

''Hayda... Elif saçmalamalasan mı güzelim ya?''

''Küstüm. Çekilir misin?''

''La havle! İyi hadi küselim.''

''Evet küstük. Mutlu bir gün geçirirsin işte fena mı? Aramam sormam merak etme.''

''Yedin beni yedin!''

Sadece İki AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin