Ucu bucağı olmayan bir bataklık düşünün.
Ve o bataklığın içinde Yusuf misali kurtulmayı bekleyen bir çareyi düşünün.
Her geçen gün o bataklıkta batıyordum.İki gün önce beni öldürmeye çalışan katilimin cansız bedenine bakıyordum.
Şule, Hayalet tarafından öldürülmüştü. Beni yerle bir etmeye çalışan kız şimdi ölüydü.
Şule'nin yanı başında duran kanlı notu aldım."Uyarılarımı dikkate almalıydın. Ona zarar vermeye çalışmamalıydın."
Kimdi bu Hayalet, ne zaman ortaya çıksa neden kalbim deli danalar gibi atıyordu?
O dediği kişi kimdi?
Aklımda cevaplanması zor olan sorular dönüp duruyordu.
Aklımdaki soruları tek bir kişi cevaplayabilirdi. O da Hayalet."Hayalet her geçen gün tehlikeli bir virüs gibi etrafa yayılıyor. Kimse huzurlu değil. Bu yüzden bu adamı durdurmalıyız."
Deniz Müdür konuşmasını bitirince hepimize baktı. En son bana baktı. Sanki geçen seferki gibi karşı gelecekmişim gibi tekarruzda bekliyordu.
"Sorusu olan?" Sesi soru sorar gibi çıktı.
"Müdürüm," dedim.
"Evet," dedi çelik gibi sert sesiyle.
"Hayalet ile ilgili elimizde bir iz var mı?"
"Sadece geceleri ortaya çıkıyor. Onları acımadan öldürüyor ve yaptığı çok güzel bir şeymiş gibi kurbanlarının başına kanlı bir not bırakmasından başka önemli bir iz olup olmadığını mı soruyorsun?" Tek kaşını kaldırdı.
"Hayır, demek istediğim yerini biliyor muyuz?"
"Tabi biliyoruz ama o, herkesin korku dolu rüyası Hayalet olduğu için onu paketlemek bizim haddimiz değil" diye bağırdı. Derin bir nefes aldı.
"Allasen sen, benimle dalga mı geçiyorsun?" diye bağırdı.
Herkesin içinde beni çocuk azarlar gibi azarlaması zoruma gitse de her zaman ki gibi sessiz kaldım.
Zira başıma gelen her şey cevap veremediğimden değil miydi?Deniz Müdür toplantı salonundan hızla çıktı. Diğerleri de peşinden gitti.
Başımı masaya koydum. İçimden ağlamak geliyordu ama burada ağlamazdım.
Omzuma konan el ile irkildim."Benim," diyen adam iki dakikada içimdeki ağlama isteğini bastırmıştı.
"Ben çok mu kötüyüm?" dedim. Ufuk başını iki yana salladı.
Bazen merak ediyorum. Ben hiçbir zaman aile sevgisi nasıl bir şey bilmem.
Çünkü benim sıcak bir yuvam olmadı.
Düştüğümde yaralarımı saran bir annem olmadı.
Birlikte oyun oynadığım, bana masal okuyan bir annem olmadı.
Ya da başarılarımdan dolayı gurur duyan bir babam olmadı.
Çünkü benim ailem, beni küçük bir bebekken ölüme terk ettiler.Gerçekler her gün yüzüme tokat gibi çarparken, ben hiçbir şey olmamış gibi devam edemiyordum hayatıma.
Ailemi, bana veremediği sıcak yuvayı ağabey dediğim insanlar, aşık olduğum adam vermeye çalışsa da bir yanım hep eksikti. Tıpkı tamamlanmak üzere olan puzzle'ın bir parçasının eksik olması gibi.Kimsesizliğin hissettiği boşluğu yaşamayan bilemezdi. Başımı masadan kaldırdım. Ufuk ve benden başka kimse yoktu.
"Selda sen o kadar iyisin ki kelimeler ile anlatamam," diyen adam ile istemsizce yüzümde bir tebessüm belirdi.
"Biliyor musun, ben, senin gibi düşünmüyorum. Zira ben iyi olsaydım annem ve babam, beni başlarından atarlar mıydı?"
"Yapma böyle," dedi. Bana sımsıkı sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Misterio / Suspensoİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...