Güven

107 30 56
                                    

Bela'dan
Ocak 2015

Güven orkideye benzer nasıl ki orkideye su verilmediği zaman solup giderse, bir kere karşısınızdaki insanın güvenini zedelediğiniz zaman kolay kolay bir daha inşa edemezdiniz.
Selda kendisine yaklaşan arabayı fark edince sarmaşıkların arasına saklandı. Araba yanından hızla geçip gitti. Selda biraz bekledikten sonra sarmaşıkların arasından çıkıp arabasına doğru koştu.
Arabasına binip hızla ilerledi. Bende motosikletim ile onu takip ettim. Bir taraftan da kulağımdaki kulaklık ile en yakın adamımdan bilgi alıyordum.

"Eren ne yaptınız, dediğimi yaptın mı?" Eren'i, Ateş'in evine göndermiştim. Bütün bunlar benim planımdı.

"Evet efendim her şey istediğiniz gibi." Gülümsedim. Güzel işte şimdi Özlem denen kadından intikamımı alacaktım. O kadın, babamın canını yakmıştı, bende, onun oğlunun canını yakacaktım.

"Selda oraya geliyor evden çıkın," dedim.

Yarım saat sonra Ateş'in evine gelmişti. Arabadan hızla indi. Elinde dosya ve zarf vardı. Dosyanın içinde ne olduğunu çok iyi biliyordum. Beni bu hale getiren bilgiler vardı. Bende dikkat çekmeyecek yere motosikletimi park ettim. Selda'yı izlemeye başladım.
Ben sokağın karanlık tarafında olduğum için ne Selda, ne de bir başkası beni fark edebilirdi.

Selda zile bastı. Kapı açılmadıkça endişeleniyordu. Sırtını kapıya yasladığı an yere düştü. Bu kız yüzümde gerçek gülümseme oluşturuyordu.
Hareketleri samimiydi, diğerleri gibi sahte değildi.
Silahını çıkardı eve girdi. Bende kaskı başımdan çıkardım. Kulaklıkları kulağıma taktım.
Evin içinde dinleme cihazı yerleştirilmişti. Şu an sadece birkaç tıkırtı sesi duyuyordum.

"Ufuk, Ateş yanında mı?" Birkaç dakika sonra, Selda'nın endişe barındıran sesini duydum. Nefes alış verişleri düzensizleşmişti. Karşı taraf her dediyse sesi ağlayacakmış gibi çıkmıştı.

"Ateş'i hiçbir yerde bulamıyorum. Ben, Ateş hakkında bir şey öğrendim. Ateş'in babası Okan'mış." Sesi yorgun ve bitkin çıkmıştı.

"Telefonda olmaz, anlatacağım her şeyi. " Endişeli çıkıyordu tahmin etmiş olmalıydı.

"Ateş'in evindeyim oraya gel," dedi. Sonra sesler kesildi. Motosikletten indim. Eve doğru ilerlemeye başladım. Kapı yarı açıktı. Sessizce eve girdim. Dinleme cihazı salondaydı. Selda'da salonda olmalıydı. Salonun hemen karşısındaki kapısı açık odaya girdim. Sokaktan vuran turuncu ışık odayı aydınlatıyordu.

Biraz zaman geçtikten sonra dışardan gürültü geldi. Birileri koşuyordu. Silahımı çıkardım kapıya doğru doğrulttum. Bunlar kimdi, bu adam planımı bozmuş olamazdı, değil mi? Planımda Selda'ya, Ateş'in öz babasını ve ölen kardeşini verecektim ama Selda bildiklerini hiçbir şekilde Ateş'e söylemeyecekti.
Zamanı geldiğinde Ateş bilmediklerini öğrenip, tıpkı benim gibi güvenini kaybedecekti.
Ama Selda, Ufuk'a her şeyi anlatmıştı.

"İnci tanesi neler oluyor?" Ufuk'un sesi yaşadığı endişeyi dışa vuruyordu. Selda öğrendiklerini anlatmaya başladı. Anladığım kadarıyla evde Selda ile birlikte iki kişi vardı. Bunu nefes alış verişlerinden anlayabiliyordum.

"Ben, Burak'ı uyarmaya gidiyorum, Ateş'ten haber alırsanız bana haber verin." Bu Serdar olmalıydı. Ateş hakkında, Ateş'ten bile fazla şey biliyordum. Ben her gece ölmek isterken, Ateş sıcak aile yuvasında mutluydu.

"Bela kim, bu ne demek oluyor?" Bela, sizin eceliniz olacak, hepinizin eceli olacağım. Ateş her kime değer veriyorsa kaybedecek.
Telefonumu cebimden çıkardım. Eren'e mesaj çektim.

"Evden çıkan adamı depoya götürün." Burak ölecekti, o, benim karımı ve doğmamış bebeğimin ölümüne neden olmuştu. Bende, onun ölümüne neden olacağım.

Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin