Korku bütün benliğimi ele geçirmişti hastaneye ne ara geldiğimizi anlayamayacak kadar beynim durmuştu önce kızların odasına girdim inci tanesini ayakta görünce kollarımın arasına aldım kaşının üzeri yarılmıştı, Nihan'a baktığımda dudağının kenarı patlamıştı, Sena'nın ise alnının kenarında yara bandı vardı.
"Şu halinize bakın yüzünüz çarşamba pazarına dönmüş sizin orada ne işiniz vardı ille bizim izimizden gitmek istiyorsanız önce aklınızı kullanmayı bilin." Hastaneye gelene kadar yaşadığım korkunun ceremesini karşımda süt dökmüş kediye dönen kızlardan çıkardım.
"Barış nerede?" Sesim bir tık daha yükselmişti gelen hemşire, Barış ve Selim'in 211 nolu odada olduğunu söyleyince inci tanesi önden gitti kızlar gözlerimin içine bakınca başımı olumlu anlamda salladım odadan çıktılar Ufuk yanıma geldi koluna girdim.
"İnci tanem, kızların üstüne fazla gitmedin mi?" Gözlerinin içine baktım başımı iki yana salladım onları eşek sudan gelinceye kadar dövmediğime dua etsinler.
"Bu zamana kadar evlatlarına bir fiske vurmayan sen mi diyorsun inci tanem?" Ufuk'un sesini duyunca gökyüzü misali mavi gözlerinin içine baktım daha sonra dışımdan konuştuğumu anladım.
Barış ve Selim'in kaldığı odaya girdiğimizde kaşlarımı çattım kollarımı göğsümde bağlayıp Barış ve inci tanesini izledim.
"Ağabey şimdi ne olacak?" Barış başını 'bilmiyorum' der gibi salladı oğlumun baş ucuna gittim gözlerimin içine bakamıyorlardı.
"Beni öldürmek istiyorsanız kullandığınız yaya oku takın tam kalbime saplayın kolay olur." Sesimi duyan Barış yatakta oturur pozisyona geldi.
"Bundan sonra burada bizimle kalacaksın sana yeterince tolerans gösterdim." Sesim demir kadar sert çıkmıştı.
"Ama." Elimi havaya kaldırdım konuşmadı sözlerime devam ettim.
"İtiraz istemiyorum buradaki işlerin başına geçmeni istiyorum Amerika'daki şirketin başına Baran geçecek." İtiraz edeceği an gözlerinin içine öfkeyle harmanlanmış gözlerim ile baktım.
"Merak etme oradaki sekreterin ve Mimar Asude Kılıç'ta seninle burada çalışacak." Barış gözlerimin içine şaşkınlıkla baktı.
Günler sonra ailem tamamlanmıştı ama Barış ve inci tanesinin ortadan kaybolması ile Ateş ve Ufuk'la birlikte sığınağa gittik çocuklar anne ve babalarının izinden gidiyordu bizim sığınağı kullanıyorlardı.
"Eline ne oldu inci tanesi?"
"Ağabey yüzüne ne oldu?" Nil ve Selim şaşkınlıkla kızım ve oğluma soru sordu.
"Yok bir şey." Barış ve inci tanesi konuştu ikisi de beni görünce şaşkınlıkla gözlerinin içine baktım Barış'ın dudağının kenarı patlamıştı, gözünün altı morarmıştı, kaşının üzeri yarılmıştı inci tanesinin sağ eli sargıdaydı.
"Ne oldu size?" diye sordum birbirlerinin gözlerinin içine baktılar sessiz kalınca sesimi bir tık daha yükselttim.
"Ne oldu size dedim yüzünüzün hali ne?" Bağırmam ile inci tanesi konuşmaya çalıştı konuşamayınca topu ağabeyine attı o da konuşamayınca bağırdım inci tanesi yerinde sıçrayıp bülbül gibi şakıdamaya başladı.
"Ben size ne demiştim?" Ateş yanıma geldi.
"İnci tanesi." Gözlerimin içine baktı.
"Eskisi gibi sahaya yeniden çıkmaya ne dersin?" Eski ekibi özlüyordum ama çocuklarımın bu işe bulaşmasını istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Misterio / Suspensoİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...