Medya: Serdar Kırımlı
1 Hafta Sonra
Kendimi boş un çuvalı gibi sandalyeye bıraktım. Şu bir haftada çok yorulmuştum. Hamile olduğumu öğrenen ailem düğün gününü erkene almıştı. Karşımda duran aynaya baktığımda gözle görülür yorgunluk yüzüme yerleşse de gözlerimin parlaklığı üzerimdeki yorgunluğu alaşağı etmişti. Üzerimdeki gelinliğe baktım. Straplez gelinlikti. Gelinlik taşlarla süslüydü. Saçlarımı gelin başı yapan kuaför, beni baştan yaratmıştı.
"Ya ben öldüm, keşke ağabeyimi dinleseydim." Zeynep'in serzenişte bulunması ile Ece kadrajıma girdi. 'Al benden de o kadar' der gibi gözlerimin içine baktı. Sarı saçlarını yüksek topuz yapmıştı. Mavi ela karışımı gözlerini ortaya çıkacak şekilde makyaj yapmıştı. Yeşil elbisesi ile bütün gözleri üzerine toplayacağı kesindi.
Zeynep'e baktığımda siyah bir elbise giymişti elbise diz kapaklarının üç dört santim üzerindeydi. Siyah saçlarını salık bırakmıştı. Dalga dalgaydı saçları. Siyah gözleri hissettiği yorgunluğu dışa vuruyordu. Selen'e baktığımda üzerine giydiği kırmızı elbise ayak bileklerinde bitiyordu. Siyah saçları omuzlarından aşağıya dökülüyordu. Mavi ela gözlerinin içi mutlulukla parlıyordu. Şu birkaç ayda Selen ve Mert hayatımızın bir parçası olmuştu. Zeynep'i söylemiyorum bile. O, bizim kız kardeşimiz olmuştu.
"Abla." Düşüncelere o kadar dalmıştım ki yanıma gelen kardeşimi farkedememiştim. Yerimde sıçradım. Selin kolumdan tuttu. Gözleri mahçup bakıyordu gözlerimin içine. Derin bir nefes aldım. Su mavisi elbisesinin ucunu tutup yanıma oturdu. Çınar utanç bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu. Elimi uzattım. Annesinin çimen yeşili gözlerine baktı. Selin başını sallayınca Çınar elimi tuttum.
"Teyze çok güzel olmuşsun," dedi. Gülümsedim. Sarı saçları havaya dikilmişti. Okyanus misali mavi gözleri ile tıpkı babası Bulut'a benziyordu. Tek temennim babası gibi hata yapmamasıydı. Çınar'ı kucağıma aldım. Pamuk gibi yumuşak olan yüzünü öptüm. Anında yanakları elma gibi kıpkırmızı olmuştu. Bu görüntü ile gülmeye başladım.
Kapının tıklatılması ile başımı kapıdan tarafa çevirdim. Serdar ve Taha içeriye girdiler. Serdar beyaz smokin giymişti. Kahverengi saçlarını yana doğru atmıştı. Ela gözleri mutlulukla, deniz mavisi gözlerimin içine bakıyordu. Taha'ya baktığımda siyah smokin giydiğini gördüm. Siyah saçlarını olduğu gibi bırakmıştı. Siyah gözleri, gözlerimin içine hem mutlulukla bakıyordu, hem de hüzünle bakıyordu. Sebebini çok iyi biliyordum. Zira aileme daha yeni kavuşmuştum. Tam anlamıyla hasret gideremeden onlardan ayrılmak bana da zor geliyordu.
Taha'yı en son bir hafta önce babam ile tartıştıkları gün görmüştüm. Taha ne zaman babam ile tartışsa ortadan kaybolurmuş. Taha'nın yanına gittim. Koluna sert bir şekilde vurdum. Acı dolu inleme ağzından döküldü."Abla ya Didem Özdemir'in kızı olduğunu göstermene gerek yoktu yemin ederim sayende kolum çürümüş olabilir." Elimi göğsüne götürdüm.
"Sus bakalım ben, aileme yeni kavuşmuşken pat diye nereye kayboluyorsun?" diye azarlamaya başladım. Taha, Serdar ile göz göze geldi. Serdar'a baktığımda güldüğünü gördüm. Böylelikle ciddiyetimi kaybetip bende gülmeye başladım. Zira kardeşim, Serdar'a öyle bir bakmıştı ki hiç gülmeyen bir insan bile Taha'nın bu bakışlarını görünce gülerdi.
"Ne gülüyorsunuz ağabey?" diyen Taha anlamsızca Serdar'ın gözlerinin içine bakıyordu.
"Lan oğlum basın gidin şuradan içerdeki kadın, benim karım, doğmamış çocuğumuzun annesi," diye bağıran yürek yangınımın sesi ile Serdar'ın gülen yüzü soldu. Taha ile göz göze geldiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Mistério / Suspenseİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...