Deli Divane

68 29 28
                                    

Medya: Ateş Onur

Ufuk kolumdan tutup, başını iki yana salladı. Bende başımı iki yana salladım. Yüzümü avuçlarının içine aldı. Alnımı öptü iki adım geriye gitti. Bende iki adım ileriye gittim. Kolumdan tutup, elini karnıma götürdü. Deniz mavisi gözlerimi karnıma indirdim. Birde yetimhanede yükselen ateşe baktım. Bebeğim olmasaydı hiç düşünmeden kendimi dumanların ardına atardım ama bebeğimin hayatını tehlikeye atamazdım. Elimi karnıma sardım.
Ufuk arkasını döndü elinden tuttum. Ufuk'un arkası bana dönük olduğu için yüzünü göremiyorum ama yüzüne yerleşen acıyı biliyordum. Geçmişe gitmiş olmalıydı.

Mayıs 2005

Ateş, beni kurtardıktan sonra ceza odasından çıkmıştık gözlerim yarı açık olduğu için Ateş'in endişeli yüzünü görebiliyordum. Endişenin yanı sıra gözlerinin içine yerleşmiş kaybetme korkusunu görebiliyordum. Ateş bir şeyler diyordu ama kulaklarımın uğuldamasından dolayı sesini anlayamıyordum.
Ateş, beni dışarı çıkarmış olmalıydı ki rüzgarın soğuk esintisini Reyhan'ın dövdüğü an parçaladığı elbisemin bıraktığı açıklıkta hissettim. Kısa süre sonra üzerime bir şeyin kapandığını hissettim. Rüzgarın soğuk esintisi şimdi yüzümü yalayıp geçiyordu. Daha sonra yerin sarsıldığını üzerime ağırlık çöktüğünü hissettim.

Haziran 2019

Bundan on dört yıl önce yaşadığımız bu yetimhane yine bombalanmıştı işte o bomba yüzünden Kemal ağabey ile Deniz abla el ele ölüme gittiler. Birçok yetim o saldırıda hayatlarını kaybettiler. Ateş, beni oradan uzaklaştığı için birkaç sıyrık ile kurtulmuştum. Ateş kendini, bana siper ettiği için kolu kırılmıştı. O zaman Burak, Ufuk ve Serdar okulda olduğu için onlarda kurtulmuştu ama Ateş, onlara haber veremediği için, onlar, bizimde içerde olup ölenlerin arasında olduğumuzu düşünmüşlerdi.

Kendime geldiğimde başımda şiddetli bir ağrı vardı daha sonra Ufuk korku dolu gözlerle yanıma gelip bana sımsıkı sarılmıştı. Bana ilk defa o gün sevdiğini söylemişti. Başımdaki şiddetli ağrıya rağmen ona sımsıkı sarılıp, yerimde deli divane aşık gibi tepinmiştim ta ki Ufuk'un cümlesinin sonunu duyana kadar. O gün hem mutluluğu, hem de hayal kırıklığını aynı anda yaşamıştım.

"Seni seviyorum inci tanem o kadar çok korktum ki beni bırakıp gittin zannettim. Beni nefessiz bırakma." Bu sözleri ile mutluluğu tatmıştım cümlesinin sonunu dinlemeden tepinmiştim.

"Zira ağabeyler, kız kardeşleri olmadan nefes alamazlar. Şunu unutma, benim oksijen kaynağımsın, canımsın, kanımsın kız kardeşimsin." Demişti bu sözleri ile hayal kırıklığına uğramıştım. Ona o gün tokat atıp aşkımı haykırmıştım bundan sonra da Ufuk, benden uzaklaşmıştı. Zira Sude, onu oyuna getirmişti. Benim, onu sınadığımı eğer gerçeği söylersem onu yarı yolda bırakacağımı söylemişti.

Ufuk elimi tuttu sanki dokunuşunu son kez hissediyormuşum gibi hissettim. Elim boşluğa düşer gibi oldu. Ufuk yetimhaneye gittiği an ikinci kez bomba patladı. Ufuk yükselen ateşlerin içinde havaya yükselip sert bir şekilde yere düştü.

"Ufuk," diye bağırdım. Ufuk'un yanına koştum. Ufuk'un kanlar akan başını dizime koydum. Yardım çağırmak için başımı kaldırdığımda yükselen ateşler, ateşlerden dolayı çıkan siyah dumanlar, dört bir tarafta yatan çocuklar ile elimi ağzıma kapattım. Bu görüntü içler acısıydı. Bu görüntüye daha fazla dayanamayıp başımı çevirdiğimde yanı başımızda duran küçük kağıdı aldım. Sokak lambasının altında durduğumuz için kağıdı açtım.

Uyarılarımı dikkate almalıydın Reyhan sıra sana da gelecek." Yazanlara bir anlam veremediğim gibi yazıların kan ile yazılmasına da bir anlam veremedim. Kanlı not, Hayalet'in sembolüydü. Bu yazı kan kardeşimin yazısına benziyordu ama Hayalet, bunu yapmazdı bunca çocuk varken asla bunu yapmazdı. Başımı iki yana salladım.

Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin