Korku baş gösterdiğinde insanoğlu ne yapacağını bilemez miydi, bazı zamanlar gelirdi ki insan ne diyeceğini bilemezdi? Tıpkı şu an benim olduğu gibi. Benden cevap bekleyen Ece'ye bakakalmıştım. İçimde lav gibi yanan ateşi yok olmak istediğim için alkolsüz meyve kokteyli istemiştim. Bu kaçıncı bardağımdı bilmiyorum ama dünya dönmeye başlamıştı. Ece'de benimle birlikte alkolsüz meyve kokteyli istemişti. Normalde görev başında hiçbir şey içmeyiz ama bir cevap veremediğim için istemiştim, Ece'de, benim ipim ile kuyuya inmişti.
"Dünya dönüyor hem de durmadan," deyip gülmeye başladım. Yanımıza gelen uzun boylu, esmer tenli, kirli sakallı, siyah saçlı garson ellerini önünde birleştirmiş Ateş'in gözlerinin içine bakarak konuşuyordu. Garsonun sesini zar zor duyuyordum.
"Efendim kusura bakmayın, alkollü kokteyli hanımefendilere vermişim." Garsonun bu sözlerinden sonra gülmeye başladım. Ece'nin mavi ela karışımı gözlerinin içine baktım.
"Ece duydun mu, adam yanlış kokteyi vermiş. Kokteyl neydi, nasıl bir şeydi?" dedim. Sesim bana yabancı geliyordu. Ece'de gülmeye başladı. Biz neye gülüyorduk ayağa kalktım. Ne yaptığımı bilmiyorum ama yerimde tepiniyordum.
"Selda kendine gel," diyen kocama baktım. Ufuk, garsonun yakasından tuttu.
"Ben, seni var ya," diyen Ufuk elini yumruk yapıp havaya kaldırdı.
"Ufuk, karına mukayyet ol, seninle sonra ilgileneceğim," diyen Ateş, Ece'nin kolundan tuttu. Ufuk'ta benim kolumdan tuttu. Masanın üzerinde duran bardağı alıp, Ufuk'un elimden almasına fırsat vermeden kafama diktim.
"Şu an benimle değilsin ya nefes bile zarar." diye bağırmaya başladım. Bir zamanlar severek dinlediğim bir şarkıydı. Kolumdan tutan kişiye baktım. Başımı Ece'nin omzuna koydum.
"Ece, şuradaki adam aynı Ufuk'a benziyor," dedim.
"Selda, ben zaten Ufuk'um," diyen adamın gözlerinin içine baktım.
"Selda biliyor musun, şuradaki adam da aynı buz kütlesi Ateş'e benziyor," diyen Ece'ye baktım.
"Ama yok yok yok bir önemi yok yok
Bu aşk değil de ne böyle?
Bir önemi yok yok yok," diye bağıran Ece'ye eşlik ettim. Kolumdan tutan Ufuk'a benzeyen adam kolumdan tuttu. O sırada arka fonda duyduğum şarkıya eşlik etmeye başladım."Nerdesin öbür yarım
An be an zarardayım
Eller ağlatır seni
Ben sana kıyar mıyım?""Selda sus artık," diye bağıran adamı itekledim. Koşmaya başladım. Koltuğun üzerinden atlayıp diğer tarafa geçtim.
"English man new york," diye bağıran Ece yere düştü. Gülmeye başladım. Daha sonra birine çarpıp kendimi boylu boyunca yerde buldum.
"Hanımefendi iyi misiniz, özür dilerim," diyen adama baktım. Uzun boylu, kahverengi saçları darmadağınıktı, su yeşili gözleri endişe ile bakıyordu. Adamın uzattığı elinden tutup ayağa kalktım.
"Aint jo mama," diye bağırdım.
"Selda," diye bağıran adamın gökyüzü misali mavi gözlerine baktım.
"Ne bağırıyorsun kardeşim kulaklarımın zarını patlattın," dedim.
"Kardeşim mi, ne kardeşi lan, ben senin kocanım," diye bağıran adamın sesi ile yüzümü buruşturup, yanı başımda duran uzun boylu, kahverengi saçları ensesine kadar gelen, kırmızı straplez bir elbise giyen kadının kolunu tuttup adama doğru fırlattım.
"Karın ile hesaplaşmanızı evinizde halledin ben dans edeceğim," dedim. Adam, kadına bir şey deyip yanıma geldi.
"Selda delirtme beni, bak bugün benim doğum günüm hadi eve gidelim," dedi. Omzumu silktim. Ben eve filan gitmek istemiyorum ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Misteri / Thrillerİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...