Ufuk'tan
Duyduğum gürültü ile hızla ayağa kalktım. Uyku sersemi başta ne olduğunu anlayamadım. Başımı çevirip sol tarafa baktığımda inci tanemi göremedim. Kalbime saplanan küçük iğneleri hissedebiliyordum. Odadan çıkıp, Barış'ın odasına baktım. İnci tanem burada da değildi.
Belki mutfaktaydadır diye aşağıya kata indim.
Loş ışıkta önce gözüme cam kırıkları, sonra da yerde yatan beden çarptı."Pelin Hanım," diye bağırıp yanına koştum. Yerde baygın bir halde yatıyordu. Gittikçe endişelenmeye başlamıştım. Uzun uğraşlarım sonunda Pelin Hanım kendine gelmişti. Gözlerimin içine yaşlı gözlerle baktı.
"Özür dilerim Ufuk Bey, Selda Hanım'ı kurtarmak için elimden geleni yaptım ama biri arkamdan saldırdı, engel olamadım." Yutkundum. Adem elmamda bir acı nüksetti. Bacaklarımın bağı çözülmüş gibi titremeye başladı.
"Ne demek oluyor bu?" Sesim duyacaklarımdan memnun olmayacakmış gibi çıkmıştı. Nitekim duyduklarım kalbime hançeri saplamıştı.
"Yüzü siyah pelerin ile kapatılmış, sesi metalik çıkan biri, Selda Hanım'ı kaçırdı, size bunu iletmemi söyledi ben direnince biri başıma sert bir şey ile vurdu." Uzattığı kağıt parçasını titreyen elime verdi. Kağıdı titreyerek açtım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı.
"Dedim ya, seni hiç kimseye yar etmem Ufuk." Gözlerimi kırpıştırdım. Kanlı nottu. İnci tanemi, kanlı notların sahibi mi kaçırmıştı?
"Lan." Hızla ayağa kalkıp kanepeyi duvara fırlattım elime ne geçerse fırlatmaya başladım.
"Ufuk neler oluyor?" Ece kolumdan tutup bir sonraki hamlemi engelledi. Dizlerimin üzerine çöktüm.
"İnci tanem," diye bağırdım. Yukarıdan oğlumun sesini duydum. Ben, Barış'ın yüzüne nasıl bakacaktım? Karıma verdiğim sözü tutamamıştım, 'sizi bütün kötülüklerden uzak tutacağım' demiştim ama başaramamıştım.
Evden çıkalı ne kadar olmuştu bilmiyorum ama her yerde karımı ve kızımı aramıştım, yoktu onları hiçbir yerde bulamamıştım. Yanımda oturan Ece'ye baktım. Ece elini dizime koydu.
"Sakin ol, Selda'yı da kızını da sağ salim bulacağız," dedi. Bulacaktım, bulmak zorundaydım. Karıma verdiğim sözü yerine getirmek zorundaydım. Telefonumun çalması ile ilk çalışta açtım.
"Ufuk, ablam nerede?" Taha'nın endişeli sesini duydum. Büyük ihtimalle Pelin Hanım haber vermişti.
"Bilmiyorum," diye fısıldadım.
"Ne demek bilmiyorum lan, nasıl koruyamazsın onları?" Sustum. Ne diyebilirim ki haklıydı, aklı dengesi olmayan biri, hamile karımı elini kolunu sallayarak evimden kaçırmıştı.
Kim bilir şimdi ne haldeydi, korkmuş muydu, benim gelmemi bekliyor muydu, yaşıyor muydu? Aklıma gelen ürkütücü fikirle direksiyon hakimiyetimi kaybettim.
Zikzak çizerek önüme çıkan bariyere çarptım. Bedenimin camdan fırlaması son hatırladığım şey oldu.Bip,bip, bip.
Başımda şiddetli bir ağrı vardı. Gözlerimi açtığımda beyaz tavanla karşılaştım. Burası neresiydi, neden başımda şiddetli bir ağrı vardı, en önemlisi ben kimdim?"Ufuk şükürler olsun, Selda'dan sonra sana da bir şey oldu zannettim." Kolu sargılı uzun boylu, sarı saçları sırtına kadar gelen, mavi ela karışımı gözleri yaşlarla dolu kadına baktım. Kimdi bu kadın, Ufuk kimdi, Selda kimdi?
"Kimsin sen?" Mavi ela karışımı gözleri kocaman açıldı. Sonra birden gülmeye başladı.
"Karın ve doğmamış bebeğini kaçırmışlar sen hala espri anlayışını kaybetmemişsin." Ellerini birbirine çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Misterio / Suspensoİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...