22 Haziran 2019
Bugün hayatımın dönüm noktasıydı. Bugün hayatımın aşkının doğum günüydü. Elimi karnıma götürdüm. İlk kez bebeğimizin varlığı ile Ufuk doğum gününü kutlayacaktı. Ufuk hep doğum gününü unuturdu. Sürpriz doğum günü yapmayı severdim. Dikkatli adımlarla merdivenlerden indim. Salona geçtim. Son zamanlarda her şeyi unutuyordum. Telefonumu bulamıyordum. Salonun dört köşesine baktım. Cam sehpanın üzerinde vazo ve mumların dışında bir şey yoktu.
Masaya baktığımda telefon orada da değildi. En sonunda telefonumu L şeklindeki siyah koltuğun üzerinde gördüm. Dikkatli adımlarla koltuğa doğru ilerledim. Telefonu aldım. Rehberden Ateş'in ismine tıkladım."Bana bakın ben kredi kartı filan istemiyorum," diye bağıran Ateş ile mesajı aldım. Ateş, Ufuk'u oyalıyordu. Aradığım zaman bankadan arıyorlar diyecekti. Sesimi incelttim.
"Ateş Bey hemen istemiyorum demeyin hem kredi kartı ihtiyacınızı karşılar şöyle düşünün," diye sözlerime devam ederken, Ateş'in aslan gibi kükremesi ile sözlerim yarım kesildi.
"Kardeşim, benimle dalga mı geçiyorsun lan karılı kocalı kanser mi edeceksiniz beni? Kocan olacak adam deli etti beni zaten sabahtan beri karı gibi konuşmaktan başka bir şey yapmıyor." Hıçkırarak ağlamaya başladığım an Ateş'in sözleri yarım kesildi. İlk hamileliğimden dolayı mı, yoksa hamilelikte olan şey mi bilmiyorum ama duygusal biri olmuştum. Ateş'in deyimi ile 'ota boka' ağlıyordum.
"Güzelim özür dilerim," diyen Ateş'in sözünü kestim.
"Konuşma benimle, ne diye bağırıyorsun ki sadece biraz olsun eğlenmek istemiştim ama hevesimi kursağımda bıraktın. Yeğeninin canı eğlenmek istemiş suç mu?"
"Selda suçu ne diye doğmamış bebeğe atıyorsun?" Bebeğimi savunması ile daha çok ağlamaya başladım.
"Avukat mısın sen ne diye doğmamış bebeğimin avukatlığını yapıyorsun?" Derin bir nefes aldım. Ateş'de derin bir nefes aldı.
"Selda hormonlar sen de ters etki yarattı herhalde. Benim beynimi sikeceğine, kocan olacak ahmağın beynini sik," dedi. Tam küfür ettiği için bağıracakken, Ufuk'un yatıştırıcı sesini duydum. Ateş topu Ufuk'a atmıştı.
"Ufuk hemen Ateş'i telefona ver," diye bağırdım.
"İnci tanem, Ateş'e ne yaptın bilmiyorum ama telefonu elime tutuşturup kaçtı," dedi. Erkeklerin hepsi mi aynıydı, yoksa bana mı türlerinin son örnekleri denk gelmişti? Hayır erkeklerin hepsi aynı değildi, zira Taha, kadınların halinden anlayan kibar bir erkekti.
"Ne yani suçlu ben miyim, Ateş, doğmamış bebeğimize kötü örnek oldu. Duymadın mı, küfür etti sende, beni mi suçluyorsun," diye bağırdım. Gözüme takvim takılınca bir an unuttuğum şey aklıma geldi.
"Özür dilerim," dedim. Ufuk, benim ne kadar dengesiz olduğumu düşünüyordur kesin. Bazen ben bile ne kadar dengesiz bir ruh halinde olduğumu düşünüyordum.
Saatler 21.30'u gösterdiğinde Ufuk ile birlikte Nirvana gece kulübünün önüne gelmiştik. Burası Selin'in arkadaşının külübüydü. Kulübün önünde bekleyen iri yarı korumalar selam verdi. Selam verdikten sonra içeriye girdik. İçerisi yeşil ve mavi neon ışıklar ile aydınlanıyordu. Merdivenden aşağıya dikkatli adımlarla iniyorduk. Kırmızı D şeklinde koltuklara doğru ilerledik. Etrafa baktığımda Ufuk'un bir şey anlamaması için içeriye aldıkları birkaç kişi kendi aralarında eğlenmeye başlamışlardı. Ben, Ufuk'la birlikte locaya doğru ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Misterio / Suspensoİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...