Gidiyorum

221 67 137
                                    

Karanlığa doğru çekilmeden önce Ufuk ile göz göze geldim.
Şoka girmiş gibiydi. Sesler uğultu gibi geliyordu kulaklarıma. Kendimi un çuvalı gibi yere bıraktım.

Üzerimde beyaz bir elbise var. Kahverengi saçlarım belimden aşağıya bırakılmış havada uçuşuyor gibiydi.
Etrafıma baktığımda hastanede olduğumu gördüm.
Terkedilmiş bir kasaba gibiydi. Hastanede tek başınaydım.

"Kimse yok mu?" diye bağırdım.

Beni karşılayan sessizlik oldu. Bir kez daha aynı soruyu sordum. Değişen bir şey yoktu.
Gözüme bir ışık çarptı. Işığa doğru yürüdüm. Işığa doğru gittiğimde yerde birinin yattığını gördüm. Başında da yüzünü göremediğim bir adam vardı.

"Hey," dedim.

Sesimi duyan adam başını yerden kaldırdı. Adamın tanıdık gelen yüzü ile ismini zikrettim.
Kucağında olan kişiye baktığımda bir şok geçirdim.
Yerde yatan kişi, benden başkası değildi.

"Bu mümkün olamaz. Ben buradayım," dedim.

"Sen bir ölüsün Selda," dedi canıma can katan adam.

"Hayır," diye bağırdım.

Ben ölü değilim ki, kanlı canlı Ufuk'un karşısında duruyordum.
Bu kesinlikle aklımın oynadığı bir oyun olmalıydı.

Ardımda sevdiğim adamı ve cansız bedenimi bırakıp koşmaya başladım.
Gidiyorum ama nereye gittiğimi ben bile bilmiyordum?
Sadece koşuyordum.

"Ölümden kaçış olmaz Selda."

Hızla arkamı döndüm. Kimdi bu adam? Daha önce hiç görmediğime yemin edebilirdim.
Karşımda duran adam, yirmi beşli yaşlarında, uzun boylu, Ay ışığının vurduğu kadarıyla siyah saçlı, zümrüt yeşili gözleri ile insanı içine hapsediyordu sanki.

"Kimsin sen?" diye sordum.

Uzun zamandır su içmemişim de boğazım susuzluktan dolayı cılız çıkmış gibiydi.

"Ecelinim," dedi.

Ne demek istiyorsun, diyemeden boğazıma yapıştı. Karabasanların insanda bıraktığı kabus gibiydi şu an hissettiklerim.
Çırpınmaya başladım. Ellerinin arasında kanatsız kuşlar gibi çırpınıp duruyordum.
Nefes alıyordum ama nefessiz kalmıştım sanki.

Boğulma ihtimalinin olduğu denizden kurtulmayı başaran bir amatör yüzücünün denizden kurtulması misali boğazımdaki ellerin ağırlığından kurtuldum.
Öksürmeye başladım. Yere çöktüm. Ne zaman kapandığını farkedemediğim gözlerimi açtığımda ormanda olduğumu gördüm.

Ben biraz önce hastanedeydim. Psikopat bir adamın seçtiği kurbandım. Şimdi ise bir ormandaydım. Başımı delirmiş gibi iki yana sallamaya başladım.

######

Ufuk, Selda'nın yere yığıldığı an dünya ile bağlantısını kurmuş gibi olduğu yerden ok gibi fırladı.

"Lan," diye bağırdı. Bu bir adamın çaresiz çırpınışlarının çığlığa dönüşmüş haliydi.

"Selda," diye bağırdı.

Kalabalığın içinden sıyrılıp Selda'nın kireç gibi bembeyaz yüzüne baktı.
Olanlara anlam veremiyor gibiydi Ufuk.

Serdar, Selda'nın başını tutmuş etrafındaki insanlara bağırıyordu ama herkes dünya ile bağlantılarını kopartmış gibiydi.

Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin