Kader

294 87 228
                                    

Gözlerimi açtığımda beni beyazlık karşıladı.
Beyaz.
Ne kadar masum duruyor. Her insan beyazın masum olması misali masum olmak ister.
Ama bazen öyle şeyler yaşarlar ki siyah gibi karanlığa mahkum olurlar.
Başım çatlıyordu sanki beynimin devreleri yanmıştı. Yerimden yavaşça kalktım.

"Selda dur, hemen kalkma," diyen yürek yangınım ile göz göze geldim.
Tam gülümseceğim sıra telefondaki kadının sesi kulaklarımda yankılandı.
Beni hiçbir zaman anlamadı. Ben, onu ölüme kafa tutacak kadar severken, o, beni kardeşi yerine koydu.
En acısı da bu ya sevdiğinin seni bir kardeş olarak görmesi. Ama ben şanslıyım. Sonuçta sevdiğim adam yanımda.

Ya sevdiğim adam, beni hiç tanımasaydı. Ya da benden nefret etseydi. Düşünmek bile kalbime okun saplanmasına yetiyor. Onun, benden nefret etmesi benim nefessiz kalmama yeter.

"Ufuk," diye aramıza giren ses ile içinde bulunduğumuz sessizliği bozdu.
Ufuk hemen elimi tutan elini çekti. Ne ara elimi tutmuştu fark bile etmemiştim.

"Ebrar," dedi. Sesinde şaşkınlık vardı.
Sanki Ebrar'ı burada görmeyi beklemiyordu.
Ebrar uzun boylu, yirmili yaşlarında, zayıf, beline kadar gelen simsiyah saçları olan güzel bir kızdı.

"Merhaba, ben Ebrar. Sen de, Ufuk'un kardeşi Selda olmalısın." Bu ses telefondaki sesdi. Kalbimin üstüne öküz çökmüş gibi hissettim. Nefessiz kalmıştım sanki.

"Ebrar senin burada ne işin var?"
Ufuk'un sesi endişeli gibiydi. Sanki Ebrar'ın daha fazla konuşmasını istemiyor gibiydi.

"Dur, bir dakika sevgilim."

Sevgilim.
Ufuk ve Ebrar sevgili mi?
Kalbimin ortadan ikiye ayrıldığını hissettim.
İçimden bağıra çağıra ağlamak gelse de hiçbir şey olmamış gibi konuştum.

"Sevgili misiniz? Ben çok mutlu oldum." Sevdiğim adamın gözlerine baktıkça yüreğimin parçalanmasına dayanamayacağım için gözlerimi kaçırdım.
Bu seferde gözümün önünde sevdiğim adamın, sevgilisi vardı.

Kalbim yangın yeri olsa da gülümsedim. Kalbime art arda inen bıçak darbelerini bir tek ben görebiliyordum. Bugün lanetini üzerime öyle bir atmıştı ki korkularım pandoranın kutusundan yavaşça süzülerek bedenimi esir etmişti. Ufuk ve Ebrar konuşurken sesleri bana gelmiyordu dışarıya karşı algılarımı kapatmıştım. Başımda şiddetli bir ağrı vardı korkularımı içime gömdüm yüzüme yine maskemi taktım. Sahte olduğu anlaşılmayan gülümsemem ile Ufuk'a baktım. Şu an Ateş'in yanımda olmasını her şeyden çok isterdim. Ben ne zaman Ufuk konusunda yanılgıya düşsem her zaman onun kollarında teselli bulmuştum.

Kimse kaderinde neyin yazıldığını bilemez, belki bu Dünya'da yaşayacağın süre boyunca hep mutlu olacaksın, belki de hep mutsuz olacaksın.
Kimse kaderinde yazanı değiştiremez derler. Bana göre bu doğru değil. Kaderimizi değiştirebiliriz. Yaptığımız hal ve hareketlerle kaderimizi yeni baştan yazarız. Ben yetimhaneden ayrıldıktan sonra kendi kaderimi kendim yazmak istedim ama buna fırsat vermediler ben bana biçilen hayatı yaşadım yine ama bu sefer farklıydı. Küçük Selda savunmasız, korku içinde yaşayan biriyken, yetişkin Selda güçlü duruşu, cesurluğu ve cesareti ile birçok madalya almış, herkes tarafından ismi anılan biriydi.

Ufuk'un gözlerinin içine baktım. Onun gözü, Ebrar'dan başkasını görmüyordu.
Kafamı dağıtmak istiyordum. Eğer biraz daha burada onlarla kalsam içimdeki acıyı dışa vurmaktan korkuyordum. Ufuk'a her zaman yürek yangınım dedim öyleydi Ufuk benim yürek yangınım oldu. Ona olan aşkımı hiçbir zaman görmedi, belki de görmek istemedi. Onun için aynı yetimhanede büyüyen kız kardeş figüründen öteye geçemedim. Selda kim diye sorsalar benim küçük kız kardeşim derdi bu cevabıyla kalbime attığı bıçak darbelerinden hiçbir zaman haberi olmadı. Bugün bir bıçak darbesi daha atmıştı. Bu bıçak daha öncekilerinden daha fazla canımı yakmıştı.

Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin