Acı, hüzün, hayal kırıklığı etrafında dönüyordu dünyam sevdiğim adamın, beni 'kardeş' gibi görmesi canımı çok yakardı bazı geceler göz pınarlarımda yaş kalmadıkça ağlardım kaderime lanet ederdim ama şimdi yürek yangınım dediğim adamla evlendim. Ona üç tane çocuk verdim birde kendi kanımdan olmasa da canımdan saydığım kızım var.
Melda."Serra." Sesim ağladığımdan dolayı boğuk çıkmıştı. Kızımın gökyüzü misali mavi gözlerinin içine baktım.
"Bunu neden yaptın, bilmiyor musun ben kanunsuzlardan nefret ederim ama öğrendim ki annem ve babam da onlardan biriymiş." On beş yaşındaki kızıma gerçekleri anlatmak için çabalamama rağmen dinlemiyordu.
"Serra yeter!" Hatice'nin sesini duyan kızım bir müddet sustu ablasının deniz mavisi gözlerinin içine baktı.
"İnci tanesi bu durumu biliyor muydun?" Hatice, Serra'nın gökyüzü misali mavi gözlerinin içine baktı derin bir nefes aldı.
"Biliyordum." Serra, Hatice'nin cevabından sonra gülmeye başladı.
"Ne yani insanları gözlerini bile kırpmadan öldüren bu insanlara anne ve baba demeye devam mı ettin inci tanesi?" Serra'nın bu sözlerinden sonra kalbime bir ağrı girdi.
"Serra haddini bil onlar bizim anne ve babamız." Şu dakikadan itibaren hiçbir şey diyemiyordum dilim lal olmuştu. Kızımın gökyüzü mavisi gözlerinin içinde ilk defa bana karşı nefreti görmüştüm.
"Anne, Serra'ya hamile olduğunu öğrendiğinde ne hissettin Serra doğduğunda ne hissetmiştin?" İnci tanesinin deniz mavisi gözlerinin içine baktım. Bu soruyu neden sorduğunu biliyordum, Serra'nın gökyüzü mavisi gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım.
15 Yıl Önce
Son zamanlarda artan mide bulantılarımdan sonra aklıma tek bir şey geliyordu üçüncü çocuk yolda olmalıydı. Ufuk'un gökyüzü misali mavi gözlerinin içine baktım.
"Sanırım üçüncü yolda," dedim. Kocamın kuzey yıldızı gibi parlayan gökyüzü misali mavi gözlerinin içine baktım.
"Barış ve Hatice'ye kardeş mi geliyor?" Omzumu 'bilmiyorum' der gibi silktim.
"Sürekli mide bulantısı, baş dönmesi bunların tek bir açıklaması olabilir."
*****
"Ah ben vazgeçtim doğmayacağım ah." Ara ara giren ağrılar gittikçe sıklıkla girmeye başlamıştı. Melda'nın elini sıkı sıkıya tutmuştum. Bu doğum diğerlerinden farklıydı. Barış ve Hatice'de çekmediğim sancıları bunda çekiyordum.
"Ay gir içeri çıkma istemiyorum." Sonunda doğumhaneye girmiştim. Hemşirenin sesini duyunca kulak verdim.
"İlk doğumunuz mu?" Başımı iki yana salladım. Hemşire şaşırmış gibi görünüyordu.
"Hayır sadece içimdeki canavar beni çok zorluyor ah," diye çığlık attım.
Haklıydım kızım, ablası ve ağabeyinde çekmediğim kadar acı veriyordu.
"Eşiniz bayılınca ilk doğumunuz sanmıştım." Sancı çekmeme rağmen gülmeye başladım Ufuk hastaneye geldiğimiz an beni öyle gördüğü an bayılmıştı. Son giren sancı ile avazım çıktığı kadar bağırdım.
"Ah bana bak ah canavar geri gir çabuk ah." Giren sancılar yüzünden zor konuşuyordum. Ikınmaya başladım gözlerim kararmaya başladı.
"Selda Hanım sakın gözlerinizi kapatmayın." Hemşirenin uzaktan gelen sesini zor duydum kulaklarım uğulduyordu.
"Yavuz Bey, Selda Hanım'ın kalp atışları yavaşlıyor." Gözlerimi kapatmamak için savaşmama rağmen karanlığa çekildim.
*****
Bir bilinmezliğin içinde ilerliyor gibiydim bataklığın içinde savaşıyordum kurtulmak için ama bir faydası yoktu.
"İnci tanem yapma böyle." Kocamın özlediğim gökyüzü misali mavi gözlerinin içine baktım göz göze gelince yüzünde bir gülümseme belirdi.
"Gözlerine bile hasret kalmışım inci tanem." Aylardan sonra kocamın yanına yaklaştım kollarının arasına girdim. Hasret kaldığım toprak kokusunu içime çektim. Başımı göğsüne koydum.
"Ağlama güzelim izin ver kızımızın acısını birlikte göğüs gererim."
"Yapamıyorum Ufuk, Serra'nın acısı ilk günkü gibi yüreğimde. Kızım kollarımda canını verdi ve ben hiçbir şey yapamadım." Beş aydan sonra ilk defa konuştuğum için miydi yoksa kalbimdeki acıdan dolayı mıydı bilmiyorum boğazımda inanılmaz bir acı vardı.
"Yapma böyle sen Selda Öztekinsin. Sana yıkılmak yakışmaz." Ben, Serra'yı kara toprağa verdiğim gün yıkılmıştım şimdi nasıl toparlanacağımı bilmiyordum?
*****
"Kızımı neden öldürdün?" Kızımın katili ile karşı karşıya gelmiştim. Şu an tek istediğim bu canavarı öldürmek iken ben iki medeni insan gibi konuşmaya çalışıyordum ya da bir zamanların getirisi olan mesleğimin hakkını veriyordum.
"Kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin." Demir kadar sert çıkan sesi ile yerimde sendeledim. Tüylerim diken diken oldu. Bu hâle gelmemin sebebi demir kadar sert konuşması değildi dediği cümleydi.
"Ne demek istedin sen?" Tek kaşını kaldırdı ellerini kumral saçlarının arasından geçirdi.
"Hadi ama sen akıllı bir kadınsın. Eminim ki ne demek istediğimi anlamışsındır Selda Öztekin ya da Ufuk Öztekin'in inci tanesi mi demeliyim?"
"Sen osun." Gülmeye başladı. Zehir misali yeşil gözlerinin içine baktım.
*****
"Kızım kaç!" Sesim olduğundan yüksek çıkmıştı. Hızla kanlar içinde kalan kocamın yanından kalktım elimdeki silahı karşımda duran adama çevirdim arkasındaki adamlar da silahlarını bana çevirdi."İndirin silahlarınızı, siz ikiniz indirmeyin." Biyolojik amcamın zehir gibi yeşil gözlerinin içine öfkeyle baktım. Hatice şoka girmiş gibiydi.
"İnci tanesi kaç," diye bağırdım hiçbir tepki vermiyordu. Kızımın önüne geçtim şimdi kızıma çevrilmiş silahlar beni hedef almıştı. Kızıma bir kez daha seslendim.
"Kızım kaç." Hayatımı cehenneme çeviren adamın tetiğe basacağını anladığım an silahımı ateşledim. Kanlar içinde yere yığıldı. Karnımda ve omzumda defalarca yanma hissi ile dizlerimin üzerine çöktüm.
"Anne." Kızımın canhıraş feryatları kulaklarımda yankılandı. İnci tanesi silahın sesini duyduğu an kendine gelmiş olmalıydı.
"Kızım kaç." Bir kez daha aynı şeyi söyledim başını iki yana salladı. Serra'dan sonra, bir evladımı daha toprağa vermeye niyetim yoktu.
"İnci tanesi kaç!" Gözlerim kararmaya başladı kulaklarım uğulduyordu.
"Selda." Karşımda beliren kadına gülümseyerek baktım siyah ve kızıl karışımı uzun saçlarını salık bırakmıştı siyah gözleri özlemle bakıyordu gözlerimin içine.
"Zamanı geldi mi?" Sesim zor çıkmıştı.
"Git." Ne demek istediğini anlamadım gözlerimi zor açık tutuyordum.
"Ne?" Sesim fısıltı gibi çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz (Hayalet Serisi 2) #Tamamlandı#
Misteri / Thrillerİş çıkış saatinin en kötü kısmı geride kalınca, Avrupa Yakasına giden yolda trafikte sıkışıp kalmaktı. Kolumdaki saate baktım telefonumun zil sesiyle yüksek sesle nefes alarak telefonu arabanın torpidosundan aldım arayan evi gözetleyen, Eren ve Far...