6. Bölüm - Kravyad

21.4K 719 38
                                    

Bakışlarım yanlarındaki üç adama kaydı. O kadar kaslı ve iri yarıydılar ki... Daha önce hiç böyle adamlar görmemiştim. Yani... sanırım görmemiştim. Hatta ortadaki adam diğer ikisinden çok daha uzun ve yapılıydı. Tepeden tırnağa kılıçlar ve kesici aletlerle donanmışlardı...

Bu sırada Kıvırcık yutkunarak cevap verdi, "Haklısınız Efendi Selene. Daha dikkatli olmalıydık." Sonra çok kısa bir an duraksayıp sesinde bir tereddüt tınısıyla, "Vaktinizden çalarak, sizi uğraştırdığımız için özürlerimi kabul edin lütfen." diye ekledi.

Adamlara gözümü dikmiş bakmaya devam ediyordum. Sonra gözleri dikkatimi çekti. Hepsinin göz rengi aynıydı. Sarıya yakın bir yeşil... Elbette onlar da insan değildi, bunlar Kravyadlardı.

Rakshasaların uzak akrabası, yakın dostları ve korumalarıydı. Rakshasalar gibi sivri dişli kan emici parazitlere dönüşürlerdi ve aslında tek farkları göz renkleriydi. Her nedense iki ırkın da en büyük ortak özelliği; kendilerini besin zincirinin en tepesinde görmeleri ve tabi ki temel besin kaynaklarının biz, yani insanlar olmasıydı... Hay lanet! Ben kendi adımı bile bilmezken tüm bunları nereden biliyordum? Bu normal miydi?

Ortadaki adamla göz göze geldik. Sırtında çapraz bir şekilde duran kılıçlar taşıyordu. Ayrıca belinde de asılı bir tane vardı. Belinin diger yanında ise kınında duran hançerini görebiliyordum. Kendilerini korumak ister gibi bu kadar donanımlı gezmeleri komikti. Kimden korkabilirlerdi ki? Onun adını da İri Kıyım koymuştum. Koyu kumral dağınık saçları ve elbette her ölümsüzün sahip olduğu güzel biçimli bir yüzü vardı. Ancak bakışlarındaki bir ışıltı sanki onu diğerlerinden ayırır gibi daha doğal bir görüntü vermişti. İnsan gibi?

Bana bakışlarında bir şey vardı... Neydi bu?

Sempati?

Anlayış?

Takdir?

Merak?

İri Kıyım gözlerini benden ayırmadan hafifçe Selene'in omzuna dokundu ve "Kavsin je lekhisttra hin tu Selene." dedi.

Afalladım, bu Darshup ve adamlarıyla konuştuğum ortak dil değildi. Bu Argniz diliydi. Rakshasaların ve Karavyadların dili ve yine kendi ana dilim gibi hissettirmese de en az ortak dil kadar iyi biliyordum. "Bırak gitsin Selene." diyordu.

Kızıl kadın gözlerini kısarak gözlerime baktı, "Kundffilre kerhte tok proskintu sahn seri sleefakkis."

"Enteresan bir göz rengine sahip, daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim."

Bu da ne demekti şimdi?

Esmer olan bir adım yaklaşıp, gözlerini gözlerime dikip inceler gibi baktı. Her iki kadında gözleri bozuktu herhalde. Çünkü bunlar Rakshasaydı ve göz rengimi aslında kilometrelerce öteden görebilmeleri gerekiyordu. Belki de insanlarla yana yana yaşamaktan kaynaklanan bir çeşit benlik çatışması yaşıyorlardı.

''Reyin fes tu hehlidft'' "Gerçekten de öyle"

Kızıl olan tekrar keyifli bir ses tonuyla, ''Rottaki fu serrikshu gerliska derripski us ahun, dlerrkkous berri freske su allliysri.'' dedi.

"Belki de onu tutmak istersin, koleksiyonun yeni parçası olur.''

Artık oksijensizlik başımı döndürmeye başlamıştı, gözlerim kararıyordu. Selene kaşlarını manalı bir şekilde kaldırıp, ağzı kulaklarına vararak gülümsedi.

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin