3. Bölüm - Avesta Toprakları / Yeni Dünya Düzeni - 16 Yıl Önce

26.4K 763 41
                                    

Gözlerimi açtığımda taştan olduğunu düşündüğüm, soğuk bir sunağın üzerinde uzanarak yatıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi açtığımda taştan olduğunu düşündüğüm, soğuk bir sunağın üzerinde uzanarak yatıyordum. Doğru dürüst hiçbir şey göremediğimi hatırlıyorum. İlk tepkim korku oldu. Birine seslenmek istiyordum, yardım istemek... Ancak ağzımı açtığımda sesimi çıkaramıyordum. 

Hem kime seslenecektim ki?

Karanlıkta yavaş ve temkinli adımlarla ilerledim, elimden geldiği kadar dikkatli olmaya çalışıyordum. 

"Eğer düşüp canımı yakarsam, o benden daha çok üzülür."

Adımlarımı duraksayarak atmaya başlarken, "Kim?"  diye düşündüm içimden. Yine birilerine seslenmek için birkaç kez ağzımı açıp kapadım. Fakat her seferinde ne söyleyeceğimle, ya da kime sesleneceğimle ilgili hiçbir fikrim yoktu. Düşüncelerim kafamın içinde öyle karman çormandı ki odaklanamıyordum.

O karanlıkta küçük adımlarımla ne kadar yürüdüm bilmiyorum. Bir ışığım bile olsa ağlayıp durduğum için önümü göremezdim. Biliyordum, bu gözyaşlarımın sebebi sadece karanlıktan korktuğum için değildi. 

Sanki çok kötü bir şey yaşamışım gibi göğsüme baskı yapan o histen bir türlü kurtulamıyordum.

Hissettiğim bir diğer şey ise özlemdi. Kime ya da neye olduğuyla ilgili bir fikrim yoktu ama bu duyguyu tanıyordum. Ancak, sanki beynimde koca bir boşluk varmış gibi hiçbir şey hatırlayamıyordum. 

Yürümeye devam ettim...Ne yöne gittiğimi, önce neden sağa, sonraysa neden tekrar sola dönüp de düz devam ettiğimi bilmiyordum. Karışık dönemeçlerden geçtim. Duvarlar çok dar, yükseklik çok azdı. İri yarı bir insanı geçtim, normal bir insanın bile yürümekte zorlanacağı kadar sıkışıktı.

En sonunda ilerde bir ışık gördüm. En başta ufacık olan ışık, ben yaklaştıkça büyüdü... ve büyüdü. Kendimi devam etmeye zorladım. Göremesemde ayaklarım kan revan içindeydi. Elbette göremiyordum ama bu kadar çok canımı yakmalarından anladığım buydu.

"Çok üzülecek ama ağlarsam daha çok üzülür, artık ağlamamalıyım." Elbette ayaklarımı görünce canımın yandığını anlayacaktı ama ağlamazsam belki de benimle gurur duyardı... 

"Kimden bahsediyorsun? Dur artık!" diye geçirdim tekrar içimden.

Parmaklarımla şakaklarıma bastırdım, derin nefesler alıp vererek hızlanan soluklarımı düzene sokmaya çalıştım.

Sonunda sürünerek rutubetli tünellerden temiz havaya çıktığımda derin bir nefes aldım. Üstümde; muhtemelen eskiden beyaz olan ama şu an toz toprak yüzünden kahverengi ve tonlarına bürünmüş, ayak bileklerime kadar gelen beyaz bol bir pantolonla ona uygun bir tunik vardı.

Daha aşağılara baktığımdaysa... Şey...evet. Ayaklarımla ilgili haklı çıktığımı gördüm. Yara bere ve pislik içindeydiler. Elimle alnımdaki teri silerken parmaklarım kısacık kesilmiş saçlarıma değdi. Bir pirinç tanesi kadar bile uzun değillerdi.

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin