Odama geçtiğimde küvetteki sıcak su çoktan hazırlanmıştı. Hemen kendimi ter ve tozdan arındırıp banyodan çıktığımda, Ingrid elinde bir yemek tepsisiyle kapıdan içeri giriyordu.
"Efendi, akşam yemeğini odanda yiyeceğini söyledi." dediği an yüzümde bir gülümseme belirdi. Belki de artık yemeklere inmem beklenmeyecekti benden.
Yemeğimi hızlıca yedim ve Ingrid'i, Alex'in yanına gönderdim. Üstüme bir gecelik ve onunla takım sabahlığını giyerek hemen Kain ile odamızı ayıran kapıyı kilitledim.
Pencerenin önündeki sedire geçerek, kütüphaneden aldığım kitaplardan birini okumaya başlamıştım. Dışarıda dolunay vardı. Bir süre sonra baş ağrılarımdan kitabı okuyamayacak hale gelince elimden bırakıp, ay ışığının aydınlattığı manzarayı seyretmeye başladım.
Ay, sanki elimi uzatsam dokunabileceğim kadar yakındı ve odamı aydınlatan ışığı huzur vericiydi.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama kapım aniden açıldı ve Kain odaya girdi. Odayı hızla araştıran gözleri ise kısa sürede beni buldu. Nefesim korkuyla boğazımda tıkanmıştı...
Kapıyı kapatıp gözlerimin içine bakarak kilitledi.
Hemen ayağa kalktım. Yavaş ve kendinden emin adımlarla bana doğru gelişini tedirginlikle izliyorum. Gözlerim yine bir kaçış yolu araken ise, durmadan yerimde kıpırdanıyordum. Tam önümde durup bakışlarını benden ayırmadan, "Senden on dilek hakkım vardı." dedi.
Yüzünde ne yaptığını bilen, attığı her adımı hesaplayan, hesapçı ve kurnaz bir adamın ifadesi vardı. Sonra gülümseyerek saçımdan bir tutam alıp parmaklarıyla oynamaya başladı.
Gözleri parmaklarına doladığı saç tutamındayken bana yandan bir bakış atarak. "Öncelikle, Selene ile nişanımı kabul edeceksin." dedi. Demek ilk dileği buydu...
Sanki fısıldar gibi sessizce, "Ettim zaten." diye cevap verdim.
Gülümseyişi haşindi. "Hayır, Eva. Etmedin."
Kaşlarımı çattım. Onlara bir nişan hediyesi almamı falan mı bekliyorlardı?
"Dün akşam şerefinize kadeh kaldırdığımdan oldukça eminim."
"Senden göstermelik bir kabul istemiyorum." diye duraksarken, gerçekten bir hediye bekliyor olabileceklerinden neredeyse emin olmuştum.
Ancak sonra, "Aramızdaki hiçbir şey değişmemiş gibi bir kabul bekliyorum." diye ekledi.
Bu da ne demekti şimdi?
"Yani?"
"Yani, hâlâ ben ne zaman istersem karşı çıkmadan yatağıma geleceksin Eva."
Bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Ben de senden bir şeyleri kabul etmeni isterim. Ne olursa olsun koşulsuz şartsız kabul edersin." diye bana Victoria için yaptığımız anlaşmayı hatırlattı.
Gülümsemesi genişlerken göz kırparak, "Anlaşmamız böyleydi." dedi.
Nefesim kesilmişti. "Nişanın...." dedim duraksayarak ve bakışlarımı gözlerine çevirdim.
"Ben o sözü vermeden önce karar vermiştin Selene ile nişanlanmaya öyle değil mi?"
Umursamaz gibi omuzları silkti.
Sonra parmaklarıyla çenemden tutup bakışlarımın onda olduğundan emin olup. "Sana olan düşkünlüğüm artık zayıflık olarak görülüyor Eva. Yatağıma başka kimseyi almamam göze batıyor. Senin için verdiğim tavizler ve özgür tavırların, başkalarının kafasında soru işaretleri bırakıyor. Bir insanın parmağında oynattığı kukla bir lider olarak görülmeyeceğim." dedi ödün vermez bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)
FantasiaKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. Ölümsüzlerin hâkim olduğu acımasız Avesta topraklarında, insanların çok fazla seçeneği yoktu. Ya açlık ve sefalet içinde yaşayacaklardı, ya da özgürlüklerinden vazgeçip köle olmak zorundalardı. Bu yeni d...