Savunmacı bir ses tonuyla, "Senin için saçmalık olabilir ama benim için değil." diyerek karşılık verdim.
Hemen sonra ise gözlerimi öfke ve hayal kırıklığıyla gözlerine diktim. "Zindanında korkudan ağlayarak, kendilerine ne olacağını bekleyen küçük çocuklar var Kain."
Sessizdi, sanki bir şey düşünüyormuş gibi hemen bir cevap vermedi. Kafasında dönmeye başlayan çarkların sesini duyabiliyordum sanki. Gözleri dikkatle yüzümü incelerken, içimde bir huzursuzluk çöreklendi.
"Tanrılar aşkına! O çocuklar için bir şeyler yapmak zorundasın. Onlar daha çocuk!"
Derin bir nefes aldı. "Bu imkânsız Eva."
Öfkeyle ona baktım. "Beni burada zorla tutamazsın, ayrıca gerekirse gider ve onları kendim oradan çıkartırım."
"İstersem eğer, seni burada tutabileceğimi ikimizde biliyoruz. Bu konuda nefesini boşuna tüketiyorsun."
Yüzü giderek düşerken, "Bir gün bizim için istediğim, hayal ettiğim şey buydu. Burada benim yanımda olman. Ancak böyle değil, bu şekilde değil... Kendi isteğinle." dedi giderek kısılan sesiyle.
Ardından parmaklarını hırsla saçlarına daldırdı. Artık iyice çileden çıkmış gibiydi. "Seni ilk defa, lanet olasıca iki gün korunmasız bıraktım ve bak neredeyiz şimdi."
Öfkeyle devam etti konuşmasına. "Seni bulamayınca aklımı oynattım Eva! Olman gereken hiçbir yerde yoktun. Her yerde sana dair bir iz aradık ve yine bulmayı beklediğim son yerde çıktın karşıma."
Tüm sinirini konuştukça atmıştı sanki. Kafasını sallayarak kendi kendine konuşur gibi, "Böyle olmamalıydı." diye mırıldandı.
İçinde bulunduğumuz durum için beni suçladığı belliydi. "Burada olmayı ben istemedim ve tek dileğim gitmek. Her şeyi görmezden gelebilecek kadar gözüm kör olmuş olsaydı bile, asla Saya'yı bırakıp burada kalmazdım."
Gözleri parlayarak, "Kalırdın." dedi kendinden çok emin bir şekilde.
Kollarımı inatçı bir şekilde göğsümde birleştirip kafamı hayır der gibi iki yana salladım. "Hayır, Kain. Kalmazdım."
Gülümsedi. "Lanet kadın çoktan gitti Eva. Sen zaten sadece bana kalmıştın."
Bu da ne demekti şimdi?
Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne demek istediğini anlamıyorum."
"Saya, geri dönmeyecek diyorum Eva."
Korkudan nefesim kesildi. Parmağımla sertçe göğsünü dürtükledim. "Eğer ona bir şey yaptıysan... Eğer ona zarar verdiysen.... Sana yemin ederim ki kim olduğuna aldırmam..."
Elini kaldırarak sözümü kesti. Öfkeli halim onu eğlendirmiş gibiydi. Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle hâlâ ikaz eder gibi göğsünde duran parmağıma baktı. "Ona hiçbir şey yapmadım."
Kafam karışmıştı. Bir adım geri gidip, kollarımı bu kez kendimi korumaya çalışıyormuş gibi göğsümde bağladım. "Peki, ne o zaman? Yoksa başkasına mı yaptırdın? Lütfen bana ona zarar vermediğini söyle. Lütfen, doğruyu söyle." dedim. Sesim artık öfkeli değil, daha çok çaresiz çıkıyordu.
"Eva, ne ona bir şey yaptım ne de yaptırdım. O kendisi gitti ve emin ol geri dönmeyecek."
"Neden böyle bir şey yapsın?"
Bu çok saçmaydı... Mantıksızdı.
"Saya beni asla terk etmez, buna inanmamı bekleyecek kadar aptal olduğumu düşündüğüne inanamıyorum." dedim ters bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)
FantasíaKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. Ölümsüzlerin hâkim olduğu acımasız Avesta topraklarında, insanların çok fazla seçeneği yoktu. Ya açlık ve sefalet içinde yaşayacaklardı, ya da özgürlüklerinden vazgeçip köle olmak zorundalardı. Bu yeni d...