70. Bölüm - Flavium

3.1K 346 48
                                    

"Burası Flavium." dedi Duncan ben hayranlıkla yapıya bakarken.

Şaşkınlığıma sırıtıp, "Kadim zamanlardan günümüze kalmasına müsaade ettiğimiz tek yer." derken tekrar göz kırptı. Ancak bu kez, o gözünü oymak nedense içimden gelmedi bile...

Elini uzatıp, "Hadi gel sana etrafı gezdireyim." demesiyle ise hiç düşünmeden uzattığı elini tutup beni yönlendirmesine izin verdim.

Elips şeklinde ihtişamlı bir plana sahip olan Flavium'un; onu etrafındaki diğer yapılardan ayıran en önemli özelliği; boyutu ve tam olarak bir çatısı olmamasıydı. Alçakta kalan konumu sebebiyle şehirden görünmüyor ve dikkat çekmiyordu.

Üç katı içeren dış çevrede, her biri birbirini destekleyen yaklaşık kırk kemer vardı.

Duvar yüksekliği yaklaşık yirmi metreyi buluyordu. Dış duvarlar büyük taş bloklardan inşa edilirken, Duncan'ın söylediğine göre geri kalan iç duvarlar; beton bloklar ve kumla birlikte çimento tarafından şekillendirilmiş volkanik kayalardan inşa edilmişti.

İç duvarlar beyazın değişik tonlarına boyanmıştı. Farklı renk mermerler, bazı döşeme alanlarında ve bazı seyirci alanının yüzeylerinde kaplama malzemesi olarak kullanılmıştı. Çünkü Flavium'da; farklı seyirciler için, farklı yerleşim alanları yer alıyordu. 

Yani oturma bölümleri; farklı statülere sahip insanların, değişik alanlara yerleşeceği şekilde ayrılmıştı ve mermerlerin rengi statüye göre değişiyordu. Rakshasalar için zümrüt yeşili, Ak Samanalar için beyaz, Kara Samanalar için siyah, Elitler için mavi ve diğer seyirciler -yani insanlar- içinse krem rengi mermerler...

Üst katın üzerinde yükselen uzun direk dizisi, Flavium'u daha da yüksek gösteriyordu. Bu direkler yağmur ve güneşten korunmak amacıyla yerleştirilen, seyirci alanının üstünü tamamen örten bir çadır taşıyor ve sadece seyirci alanını kaplayarak; güneş ışığı alması için Flavium üzerindeki orta alanda bir boşluk bırakıyordu.

Yapının tam ortasında ise ahşap döşeme üzerine serilmiş kum vardı. Duncan buraya "sahne" demişti. Buranın altında ise odaların ve geçitlerin yer aldığı bir alan olduğunu belirtmişti.

Sahne yaklaşık üç metre yüksekliğinde bir duvar ile seyirci bölümünden ayrılmıştı ve dövüşler sırasında kaçışlarının önlenmesi için sahne alanı ağ ile çevrelenmişti. Bu ağ büyük ahşap kolonlar ile desteklenmiş ve fildişinden yapılmış çubuklara geçirilmişti. Böylelikle dövüşçülerin atlayarak seyirci alanına geçişi engellenmişti.

Flavium kadim zamanlarda, yani Ahura'nın döneminde kutlamalar ve şenliklerde sergilenen oyunlar için kullanılırken. Artık sadece dövüş müsabakalarında eğlence için kullanılıyordu.

Bu dövüşler kimi zaman meydan okumalar için, kimi zamansa eğlence amaçlı yapılıyordu. Genellikle suçlular; savaşçılara yem olarak kullanılırken, eğer suçlu karşısındaki dövüşçüleri yenebilirse cezası affediliyordu. Ancak elbette ki bunu yapabilen henüz olmamıştı.

Hatta suçlu bulunan kişi cezası karşılığında, özgürlüğü için "Flavium Hakkı" denen seçeneğini talep edip ceza almadan kurtulabiliyordu. Tabi bunu isteyen hiç kimse olmamıştı, çünkü karşılarına birden fazla tecrübeli ölümsüz savaşçı çıkarılıyordu.

Ölümsüzlerin adalet sistemini daha fazla düşünüp, kendimi bu yapının güzelliğinden mahrum etmeyecektim. Nasıl olsa boş vaktim çoktu. Elbet bunun için de zaman yaratacaktım kendime... Ancak sonra, o an tüm dikkatimi Duncan'ın anlattıklarına verdim.

Yapı içerisinde tüneller, dövüşe hazırlanmak için kullanılan odalar, merdivenler vardı. Yaklaşık on altı adet kapı ise seyircilere, yerlerine rahatça ulaşma imkânı sağlıyordu.

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin