Kain, Lance ve adının Alec olduğunu öğrendiğim kızıl saçlı koruma ile birlikte ahırlara gittik. Ortalıkta bizi görebilecek kimsecikler yoktu. Alec, atların çıkarılıp hazırlanması ve etrafın boşaltılması işini daha önceden halletmişti. Kain, beni devasa atının önüne bindirdi ve vakit kaybetmeden yola çıktık.
Buraya getirilirken hiçbir yeri görme şansım olmadığı için, çıkarken dikkatlice etrafımı inceliyordum.
İnanılmazdı... Mimari atmosferi açısından insanı kendisine hayran bırakacak kadar güzel bir yerdi.
Kitaplardan ve Saya'dan öğrendiğim kadarıyla kaleler; ele geçirilmesi zor, savunulması kolay olması amacıyla tasarlanıp, saldırılardan da korunmak için yüksek bir yerde yapılırlardı.
Şatolarda ise başlangıçta amaç; toprak sahibi ve orada yaşayan halk için barınak, ayrıca silahların ve erzakının korunması için ambar sağlamak olurdu. Sonra korunma ihtiyacı da doğar ve zamanla; kalın duvarlar, su dolu hendekler, inip kalkan köprüler, mazgallar, surlar ve burçlar yapılmaya başlanır ve şato, bir kaleye dönüşürdü.
İşte Shadowmon da böyleydi... Hem bir şato hem de bir kale...
Kalenin içi; mermer ya da ahşap oymalı merdivenleri ve duvarlarıyla, ayrıca çoğu taştan oyularak yapılmış süslü kemerlerle dolu koridorlarıyla, tavanlardaki tasvirli resimleri ve gotik yapısıyla insanın ağzını açık bırakıyordu.
Bununla birlikte altın kaplamalı çerçevelerle dolu tablolarla süslenmiş duvarları, ayrıca şık ve pahalı olduğu belli olan mobilyalarla; hiçbir masraftan kaçınılmadan yapılmış dekorasyonu hayranlık uyandırıyordu.
Dışardan görebildiğim kadarıyla ise Shadowmon, sahip olduğu yuvarlak yapıdaki sekiz uzun kulesiyle gördüğüm en görkemli yapıydı.
Şatodan çıkınca insanı; süslü kemerlerle tamamlanmış arnavut kaldırımlı ve dönemeçli dar sokaklar, ahşap karkaslı güzel ve bakımlı evler, merkezinde gotik süs havuzları bulunan minik meydanlarıyla sanki masal kitaplarındaki gibi kusursuz bir şehir karşılıyordu.
Ayrıca burası ele geçirilmesi zor ve tamamen içinde yaşayanları korumak için yapılmış güçlü bir kaleydi.
Şehrin etrafı iki farklı surla çevriliydi; iç sur ve dış sur. İç surun; yaklaşık sekiz metre yüksekliği ve kalın taş duvarları vardı. Ayrıca koni biçimindeki üst kısımları ve yuvarlak yapılarıyla tahminimce on beş burçtan oluşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)
FantasyKitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. Ölümsüzlerin hâkim olduğu acımasız Avesta topraklarında, insanların çok fazla seçeneği yoktu. Ya açlık ve sefalet içinde yaşayacaklardı, ya da özgürlüklerinden vazgeçip köle olmak zorundalardı. Bu yeni d...