56. Bölüm - Djewa

3.3K 338 21
                                    

Kain alnıma ufak bir öpücük kondurup, "Artık gitmem gerek, yapılacak işlerim var." diyerek Ingrid ve beni yalnız bırakmadan önce, şakacı bir ifadeyle gözlerimi devirerek, "Elbette. Yine şurada burada değil mi?" diye bana her zaman verdiği cevabı hatırlattım. Yüzünde ışık saçan bir gülümsemeyle bana göz kırpıp odadan çıktı.

Ingrid'in gözleri şok olmuş gibi Kain ve benim aramda gidip geldi. Soru sorar gibi tek kaşımı kaldırdığımı görünce kafasını öne eğip, "Çok özür dilerim! Ben öyle bakmak... Yani isteyerek yapmak..."

Elimi destek olmak ister gibi omzuna koydum. "Ingrid, ne düşünüyorsan söyleyebilirsin. Hatta lütfen özellikle söyle ki arkadaş olabilelim."

Burada en azından bir arkadaşım olması her şeyi çok daha katlanılır hale getirirdi. Bir ölümsüzle dostluk kuramayacağım ortada olduğu için de en iyi alternatifim Ingrid ve diğerleriydi, yani kendi ırkımdı...

Ingrid ise kafası karışmış gibi bana baktı ve "Arkadaş mı?" diye sordu. Bu her gün içtenlikle duyduğu bir şey olmasa gerekti. Ancak bir yardımcım olacaksa ki olacak gibi görünüyordu, çünkü anladığım kadarıyla onu istemiyor olmam, kişisel olarak algılanıyor ve küçük düşürücü bulunuyordu. Hem belki de ölümsüzlere hizmet edeceğine benimle olması çok daha iyiydi. Ancak en azından aramızda arkadaşça bir bağ olursa bu kendimi çok daha rahat hissetmeme sebep olacaktı.

Kafamı sallayarak, "Evet, elbette." dedim. Şaşkınlığını hâlâ üzerinden atamamış gibiydi. Bir süre söylediklerimi düşünse de bir cevap vermedi. Bunun yerine odanın sağ arka kısmında bulunan kapıyı göstererek, "Banyonuz hazır sahibem." dedi

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. "Eva, Ingrid. Lütfen bana Eva de."

"Özür dilerim bunu yapamam sahibem, bu saygısızlık olarak görülür." Lütfen bunu benden isteme der gibi yalvaran gözlerini gözlerime dikti.

Kafamı hafifçe yana eğdim. "En azından yalnızken bana Eva desen?"

"İşte bunu yapabilirim." dedi rahatlamış gibi içten bir şekilde gülümseyerek

Banyo odanın dörtte biri kadardı. Ortalanarak konumlandırılmış ve nerdeyse üç kişinin rahatlıkla sığabileceği ayaklı beyaz bir küvet, üstünde el ve yüz yıkamak için genişçe bir çanağın olduğu tezgâh ve biri kozmetik şişeleriyle diğeri ise havlularla dolu geniş iki raf vardı.

Nazikçe şaşkınlığımı üstümden atmamı bekleyen Ingrid, "Küveti siz gelmeden önce hazırladım." dedi.

Sıcak suyun, at üstünde geçirdiğim saatlerin vücudumda bıraktığı ağrıyan kas problemime iyi geleceğini düşünsem de, esasen tek istediğim kendimi sabuna boğup Anfalas'ın üstüme sinen kokusundan kurtulmaktı.

Vücudumu suyun tatlı sıcaklığına bırakınca rahatlamış gibi derin bir iç geçirmekten kendimi alamadım. Ocakta su ısıtıp da leğen içinde hızlıca yıkanarak geçirdiğim yıllardan sonra, şu an suyun ve sabunun tadını çıkararak yıkanmak mucize gibiydi benim için.

Kafamı çevirerek Ingrid'in gözlerinin içine baktım ve "İlk baştaki tepkim için özür dilerim Ingrid." dedim. O sırtımı ve omuzlarımı köpürtüyor ben ise elimdeki sabunla kollarımı ve boynumu ovuşturuyordum. Şimdi dönüp bakınca; beni yıkamakta, benden daha iyi iş çıkarıyormuş gibi görünüyordu. Bana cevap vermedi sadece anlayışla gülümsedi. Yanlış anlaşılmak istemiyordum. Belki de tepkimin sebebini bilmeliydi.

Gözlerimi ondan ayırmadım. "Benim için bu kölelik durumu biraz sıkıntılı bir iş." deyip bileğimdeki damgayı gösterdim. Sesli bir nefes alıp yaptığı işe ara vererek şaşkınlıkla bana baktı.

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin