15. Bölüm - Marcus

9.4K 491 85
                                    

6. senemiz...

O sene; artık belime kadar gelen ve aralarda birkaç ton daha açık tutamlar bulunan sarı saçlarım, belirgin göğüslerim ve ince bir belim vardı.

Yüzüm de artık şekillenmişti. Çıkık elmacık kemiklerim ve saçlarımdan birkaç ton daha koyu olan kaşlarım ile açık renk tenim; gözlerimi daha belirgin yapıyordu. Boyum ortalamanın üstündeydi ve benim geniş ve dolgun olduğu için yüzümde tuhaf durduğunu düşündüğüm dudaklarım vardı. Ayrıca yediğim her şeyi depolayan popom, bu alışkanlığından vazgeçmeyeceğe de benziyordu.

İnsanlar artık gözlerime değil bedenime bakıyorlar ve bu kez bakışlarını kaçırmıyorlardı. Bence bu durum eskisinden çok daha rahatsız ediciydi. Artık benim de duyabileceğim şekilde kendi aralarında; melez ya da cadı diye fısıldaşmıyor, bunun yerine vücudumla ilgili çoğu yüzümü kızartan yorumlarda bulunuyorlardı.

Gerçekten de bir ucube gibi davranılıp, görünmezmişim gibi algılanmayı tercih ediyordum. Beni; göle yüzmeye, köyün şenliklerine ya da ata binmeye çağıran oğlanlar, eskiden bakmaktan sakındıkları gözlerime iltifatlar yağdırıyorlardı. Bu ise bana ikiyüzlülük gibi geliyordu ve ilgilerinden hoşlanmıyordum. Bu zamana kadar hiç biri beni tanımak için biraz bile gayret göstermemişti ve farkındaydım ki hâlâ istedikleri tam olarak beni tanımak değildi...

Ben aslında hâlâ gözlerim yüzünden bana ucubeymişim gibi baktıkları o kızdım ve daha da kötüsü kendimi de hâlâ öyle hissediyor oluşumdu. Bu yüzden davetlerin hiç birini kabul etmiyor, kibarca reddediyordum.

O sene Elflerin yaşadığı Theremore yakınlarında, River Shirebourn diye bir şehre gidiyorduk. Bakışlarım yanından geçtiğimiz Elfler'e ait ormana kaydı. Theremore Ormanına...

"Saya, Elfler'e tam olarak ne oldu?" diye sormaktan kendimi alamadım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Saya, Elfler'e tam olarak ne oldu?" diye sormaktan kendimi alamadım.

Sesli bir şekilde iç geçirdi. "Yine bir hikâye duymak istiyorsun değil mi kızım?"

Geçen seneden beri; bana aptal çocuk yerine, daha çok kızım demeye başlamıştı ve bu çok hoşuma gidiyordu. Öylesine omuzlarımı silkmekle yetindim. Sonuçta onlarla ilgili Theremore'a göçtükleri dışında hiç bir şey bilmiyordum.

Kafasını sallayarak, "Pekâlâ." dedi ve anlatamaya başladı.

"Liderleri Ardwin, ağır yaralandı. Ahura ölünce de Theremore'a göçtüler." Çenesiyle ormanı işaret edip, "Avesta topraklarının yarısından fazlasının bu orman olduğu söylenir." dedi.

Derin bir iç geçirip, "Ardwin, bir Kara Saman prensesiyle birlikteydi. Kara Samanlar güvenilmez varlıklardır. Prensesin, sırf bilgi toplamak için Ardwin ile birlikte olduğunu düşünenler vardı. Ama bir şey oldu..." duraksayarak gözlerini ormana dikti ve sesini biraz alçaltarak devam etti konuşmasına. "Prenses hamile kaldı."

Bir süre susup etrafı dinledi. Sanki her an bir Elf'in ağaçların arasından çıkıp, gazabını ikimizden birden çıkarmasını bekler gibiydi. Dudaklarım seğirdi ama nasıl olduysa gülmemeyi başardım. Benim esas korkum, tepkisine gülerek Saya'nın gazabını üstüme çekmekti...

EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin